Dördüncü ve son yaşam alanı maneviyat, anlam ve gelecektir. Bu alan soyut düzeydeki tüm kavramları içerir. Bu alanın temel ihtiyacı ait olma ve anlamlı yaşamdır. Varlığımın anlamı ne, misyonum ne gibi sorularınızın cevabını aradığınız alandır. Bu alanı tanımak için aşağıdaki soruları kendinize sorun:
Geleceğimi hayal edebiliyor muyum? Umut besleyebiliyor muyum?
Bu dünyaya ait, bu dünyanın bir parçası gibi hissedebiliyor muyum?
Varlık amacım, misyonum nedir?
Yaşamımı yönlendiren değerlerimin, kurallarımın farkında mıyım?
Kimliğim nedir? Özümde kim olduğumu biliyor muyum?
Kültürümün üzerimdeki etkisi nedir?
Maneviyatla ilişkim nedir?
Din konusundaki inancım ya da görüşlerim net mi?
Dördüncü alan genelde ihmal edilen bir alandır. Üzerinde bilinçli şekilde pek düşünülmez. Birçok psikoterapi yaklaşımında da bu alan üzerinde pek durulmaz. Halbuki yaşamımızı en çok etkileyen ve etkilemeye devam edecek alan bu alandır. Modern yaşama kadar bu alana yön veren temel unsur kişinin dini inancıydı. Dini inancı yaşamına bir misyon, anlam, kimlik ve yaşama biçimini gösterecek bir klavuz niteliği taşımaktaydı. Dine verilen değer gelişmiş toplumlarda zamanla azaldığından dolayı bu alandaki boşluğun yerinin başka şekillerde de uygun şekilde yeterince doldurulmadığı görülmektedir. Maddi yönden sıkıntısı olmayan, ilişkileri iyi ve başarılı insanlar mutsuzluk ve boşluk hissiyle terapiye geldiklerinde çalışılacak alan tahmin edeceğiniz gibi dördüncü alan olacaktır.
Dindar insanlar bu alana önemli miktarda enerji yatırabilmektedirler. Bunun yanında bu alana enerji harcamak için mutlaka dindar olmaya gerek yoktur. Dini inancınız arka planda olsa bile yaşamınıza yükleyeceğiniz bir anlam ile bu alana enerji yatırabilirsiniz ve yaşamınıza denge katabilirsiniz.
Aşağıda bu alana nasıl enerji ayırabileceğinize yönelik bazı ipuçlarını vermeye çalıştım. Diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da güçlük çektiğiniz takdirde yardım alabileceğinizi hatırlatmak isterim.
- Geleceğinizle ilgili net hayalleriniz olsun. Önemli olan hayal edebiliyor olmaktır. İlerisini görüp planlarsanız yaşamınıza nasıl yön vereceğinizi, nasıl kontrol edebileceğinizi de bilirsiniz. Bu da size güç verir. Rotasız bir gemi yolculuğu olamayacağı gibi hedefsiz bir yaşam da denizde sürüklenmek gibidir. Tabi ki rotanızı zamanla değiştirme hakkı ve ihtiyacı doğabilir. Buradaki kilit nokta esnek olmaktır
- Bu dünyanın bir parçası gibi hissedebileceğiniz deneyimlere kendinizi verin. Meditasyon, yoga gibi sessizce dünyayı dinlediğiniz egzersizler bunu deneyimlemenizi sağlayabilir. İlişki alanına yatırdığınız enerjiyle kendinizi ve diğer insanları sevmeniz dünyaya olan bağlılık hissinizi de artırabilir. Toplumsal yönden sorumlu davranışlar (çevreyi kirletmeyecek küçük önlemler almanız…), gönüllü toplumsal faaliyetler vb. aidiyet duygunuzu güçlendirebilir.
- Yaşam misyonunuzu belirlemeye çalışın. Bunu belirlemeniz için kendinizi tanımanız gerektiğinden beden ve başarı alanına özen gösterin. Kendinizi ait hissedebileceğiniz, yakın hissedebileceğiniz bir meslek seçimi ya da değişimi misyonunuz doğrultusunda ilerlemenizi kolaylaştırabilir
- Yaşamınızı yönlendiren değerlerinizi (dürüstlük, adalet, başarı, ilişki, eğlence vb.) belirlemeniz ve önem sıralamasına koymanız hem alacağınız kararlara yön vermede hem de yaşamınızı kontrol etmenizde çok faydalı olacaktır
- Kim olduğunuzu bilmeniz, kültür gibi çevresel etkenlerin kimliğiniz üzerindeki etkisini anlamanız ve bu yönde kendi içinizde barışmanız, ardından da ‘kendiniz olmanız’ çok önemlidir
- Dini inancınız doğrultusunda hareket etmeye özen göstermeniz bu alana yatıracağınız enerji ile doğru orantılıdır. Bunun yanında ailenizin size aktardığı dini inanç konusundaki inanç ve görüşlerinizi netleştirmeniz de faydalıdır
Uzm. Psk. Cem Gümüş
Bkz. https://www.cemgumus.com/pozitif-psikoterapi-html/