Koçluk ve terapinin farkları nelerdir?
Yaşam koçluğu alanı son zamanlarda dünyada giderek popülerleşen bir alan.
Ülkemizde de giderek yaygınlaşıyor.
Belirgin bir sorunu olmayan kişiler terapi yerine koçluk hizmeti almayı tercih edebiliyorlar.
Madalyonun diğer yüzü de var fakat bu alanın fayda sağladığını söyleyen birçok kişi de var.
O nedenle bu yazıda koçluk ve terapi arasında ne gibi farklar olduğunu bir terapist ve aynı zamanda koçluk hizmeti veren birisi de olarak ele aldım.
Yaşam koçlarına yönelik olarak alanımızdan, terapist meslektaşlarımızdan da gelen birçok olumsuz eleştiri var.
Bu olumsuz eleştirilerin birçoğu belli ön yargılara ve koçluk alanında yetkin şekilde eğitim almayıp uygulayan birçok kişi olduğu için belli olumsuz deneyimlere de dayanıyor.
Ama zaman içinde bu koçluk alanını yakından tanıma fırsatım oldu ve benim için olaylar farklı bir şekilde gelişmeye başladı.
Daha önceki yıllarda Gestalt terapisi ve pozitif psikoterapiyle birlikte daha pozitif çalışmalar, koçluk alanının özellikle odaklandığı çalışmalar yapıyordum.
Son zamanlarda ülkemizdeki önemli koçluk eğitim enstitülerinden biri olan Adler Koçluk Enstitüsünden aldığım belli eğitimlerle birlikte koçluk alanını diğer bilgilerle bütünleştirip bu yönde hizmet vermeye başladım.
Bu yüzden bu yazıda hem terapist hem de koçluk şapkasıyla bakıp bu iki alan arasındaki farkları mümkün olduğunca ön yargısız bir şekilde anlattım.
Koçluk alanının psikoloji biliminden, psikoterapi yaklaşımlarından hareketle ortaya çıktığını söylemek yanlış olmaz.
Birçok koçluk yaklaşımının kökenine baktığımızda da zaten bu gibi çalışmalara dayandığını görüyoruz.
Özellikle koçluk alanı psikoterapinin doğrudan odaklanmadığı konulara hizmet eder.
Genel anlamda koçluğun tanımına bakalım.
Koçluk; insanların kişisel, profesyonel yaşamlarında, bağlı bulundukları organizasyonlarda, kendi performanslarında mevcut durumdan daha iyi noktaya gitmelerine, koydukları hedeflere daha etkili şekilde ulaşabilmelerine aracılık eden, bu yolculukta sorduğu etkin sorularla destek olmaya çalışan profesyonel bir alandır.
Koçlukta spesifik olarak çalışılan belli konular vardır.
Terapi ise; özellikle psikolojik güçlükleri, psikolojik anlamda sorun yaşadığın durumları konuşma yoluyla profesyonel şekilde çözümleme yöntemi ve sürecidir.
Burada farkındalığı yükseltmek, belli çözüm yollarını keşfetmeni sağlamak, bu çözüm yolları doğrultusunda hareket etmek ve özellikle de belli bilinçdışı etkenleri işlemeyi amaçlayan, kendini daha derinden tanımanı sağlayan özel bir çalışmadır.
Koçluk, odak noktasını pozitifte tutmaya çalışır.
Terapide ise hem pozitife hem de negatife odaklanılır; daha bütünsel bakılır.
Koçluk ve terapide hangi konulara odaklanılır?
Koçluk alanında 3 temel kategori olduğunu söyleyebilirim.
Bunlardan biri; kurumsal ve iş alanına yönelik belli ihtiyaçlara hizmet edilebilir.
Bu alana örnek olarak; ekip yönetimi becerileri, ast-üst ilişkileri, benzer konumda olan meslektaşlarınla etkin iletişim tarzı geliştirme, liderlik, yöneticilik becerileri geliştirme, belli projeleri daha verimli hayata geçirme, kurumsal hedeflere ulaşmada önem verilecek noktalar, planlama becerileri gibi.
Bunun dışında performans geliştirmeye yönelik olabilir.
Örnek olarak; zaman yöntemi becerileri, planlama becerileri, kararlı hareket edebilmek, motivasyonu yüksek tutabilmek gibi.
Ek olarak da kendi kişisel yaşamında aldığın doyumu artırmaya yönelik, yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik belli çalışmalar yapılabilir.
Örnek olarak; iletişim becerilerini geliştirmek, etkin dinleme yetisini geliştirmek, iş-yaşam dengesinde belli pozitif alışkanlıkları kazanmak, müzakere becerilerini geliştirmek ya da yaşam hedeflerini geliştirmek, yaşam değerlerini fark etmek gibi.
Terapiye bakacak olursak bir terapistin alet çantasında koçluk alanına giren özellikle ilişki ve yaşam koçluğuna, performans geliştirmeye yönelik konularda belli araçlar vardır.
Koçluk alanında bu konulara biraz daha odaklanılır.
Ama terapide koçluk alanına giren konuların yanında özellikle farkında olduğun ve uygulamaya dökmekte zorlandığın noktalara odaklanılır.
Belli blokajlara, psikolojik güçlüklere daha çok ağırlık verilir.
Tabii ki kaygı sorunları, depresyon, öfke kontrolü sorunları, belli travmaların işlenip sindirilmesi gibi psikolojik bozukluklar doğrudan terapi alanına girer.
Terapiyle birlikte özellikle geçmişten gelen ve seni bloke eden noktaların, bilinç dışı süreçlerin işlenmesi ön plandadır.
Ek olarak terapi alanına giren konular kronik ve uzun süre yaşadığın, yaşamını önemli ölçüde etkileyen tarzda, daha belirgin problemler diyebiliriz.
Yine vurgulamak istiyorum psikoterapi araçlarıyla birlikte koçluk konularına giren belirli noktalar da işlenebilir.
Özellikle pozitif psikoterapi, çözüm odaklı psikoterapi gibi belli psikoterapi yaklaşımları doğrudan koçluk konularında çalışmaya müsaittir.
Buraya kadar koçluk ve terapi arasındaki farklara, çalışma konularına değindim.
Bu konulara nasıl çalıştıklarını ve odak noktalarında nelere dikkat ettiklerini paylaşmak istiyorum çünkü aradaki çizgiyi daha net çizmek için önemli.
Koçluk çalışmalarında zaman boyutları sadece şimdi ve gelecek zamana odaklanır.
Şu andaki ihtiyaçların analiz edilir ve bu ihtiyaçlarınla bağlantılı olan hedeflerinin neler olduğu belirlenir.
Bu hedeflere ulaşma konusunda hangi adımları atabileceğin belirlenir, bunları keşfetme yönelik belli sorular sorulur.
Sonra bir eylem planı hazırlanır.
Bu eylem planını uygulamaya dökme konusunda koçluklu bir takip sürecinde olursun.
Bu şekilde de hedeflere ulaşma konusunda çözüm odaklı bir yol izlenir.
Burada odak noktası hep pozitifte kalır.
Belli blokajlar olduğunda, yeterince hızlı ilerlenmediğinde geçmişten gelen etkenlerin olup olmadığına bakılmaz, o kısımlar kenarda tutulur.
Şimdiki kaynaklarla, koşullarla birlikte blokajların çözümlenmesine yönelik ek eylem planlarına ve görülmeyen noktalara odaklanılır.
Terapide ise geçmiş-şimdi-gelecek zamanlarına bakılır.
Burada danışanın ihtiyacına hizmet edecek şekilde terapist tüm araçları kullanabilir.
Terapinin özellikle odak noktası daha dirençli olan blokajları yaşadığın, farkında olup uygulamaya dökemediğin sorunlardır.
Bu noktada koçlukta asla odaklanılmazken terapide geçmiş zamana daha ağırlıklı da odaklanılabilir.
Bu terapide sadece geçmişe odaklanılıyor demek değil.
Terapide hem şimdiye hem geleceğe hem de geçmişe odaklanılır.
Hatta etkili terapi yaklaşımları 3 zamana da odaklanır.
Bu yönüyle baktığımızda koçluk çalışmaları ile terapi çalışmaları birbiriyle paralel, birbirini tamamlayacak şekilde yapılandırılabilir.
Ama şunu söyleyebilirim; terapi yaklaşımlarının kendi içindeki ekollere göre tüm çalışmaları tek bir terapi yaklaşımıyla yapmak da gayet mümkündür.
Bu yazının en can alıcı ve hassas noktasına gelelim.
Koçluğu ve terapistliği kimler yapabilir? Kimler yetkilendirilmelidir?
Bu nokta beni en çok düşündüren kısım.
Bizim ülkemizde ruh sağlığı alanına girebilecek, insanlara destek olma çalışmalarındaki sınırları netleştirecek ve bunları denetleyen herhangi bir yasal düzenleme yok.
Dolayısıyla da bu alan biraz karışık.
Bu yazının devamında paylaştığım görüşlerim belki bazı meslektaşlarımı rahatsız edebilir ve belki beni eleştirebilirler.
Koçluk eğitimi almak için nasıl bir eğitim gerekiyor ve kimler bu eğitimden geçebilir?
Uluslararası Koçluk Federasyonunun belirlediği kriterlere göre yaklaşık minimum 60 saatlik akredite bir koçluk enstitüsünden eğitim alan herhangi birisi -avukat, iktisatçı biri de olabilir- koçluk sertifikasının gerektirdiklerini yerine getirirse bu hizmeti verebilir.
Koçluk tarafında durum bu şekilde.
Tabii ki koçluk alanında da daha ileri eğitimler, daha yetkin sertifikalandırmalar var ama öncesinde herhangi bir eğitim almak gerekmiyor.
Terapi alanında ise; terapist olabilmek için psikoloji, psikiyatri, psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanı gibi bir ruh sağlığı alanıyla alakalı bölümden mezun olmak gerekiyor.
Bunun sonrasında tercihen bir yüksek lisans yaptıktan sonra da terapiyle ilgili birçok ek eğitim almak gerekiyor.
Mesela ben yüksek lisans sonrasında 2000 saati aşkın terapi eğitimleri, süpervizyon aldım.
Bu alan gerçekten birçok eğitim almayı gerektiren zorlayıcı bir alan.
Buradan şu sonuç çıkmasın; yaşam koçluğu konularını çalışabilmek için benim aldığım tarzda çok yoğun eğitimler almak gerekiyor.
Açıkçası koçluk çalışmaları için bir terapistin aldığı kadar eğitim almak gerekli olmayabilir diye düşünüyorum.
Ben koçluk alanını daha yakından tanıyabilmek için de ülkemizdeki, dünyadaki bilinen koçluk eğitim programlarından biri olan Adler Koçluk Enstitüsünden eğitim aldım.
Orada gözlemlediklerim beni gerçekten şaşırttı.
Eğer koçluk konularının sınırları net çizilirse koçluk eğitiminden alınan belli bilgiler, araçlar etkili bir şekilde kullanılabiliyor.
A noktasından B noktasına pozitif bir şekilde ulaşmak mümkün olabiliyor.
Biz kendi aramızda yaptığımız çalışmalarda da katılan diğer psikoloji alanıyla alakalı olmayan kişilerin bu konudaki yaptıkları uygulamaları gözlemledikçe belli sonuçlar alınabildiğini gördüm.
Burada etik sınırların da çizilebildiğini gözlemledim.
Yine şunu da vurguluyorum; benim aldığım eğitim kaliteli ve standartlara uygun bir eğitimdir.
Bu koçluk eğitimlerinde özellikle vurgulanan şey;
“Bizim odak noktamız tamamen şimdiki zamana ve geleceğe odaklandığından dolayı geçmişle alakalı belli blokajlara ve ruh sağlığı uzmanlarının alanlarına girebilecek alanlara girmemeye özen gösteriyoruz. Eğer ki ilerleyemiyor gibiysek, kişi sürekli geçmişe referans veriyor ya da hayatında belirgin sorunlar var gibiyse bir terapi uzmanına başvurmaları gerektiği şeklinde yönlendirme yapıyoruz.”
Uluslararası Koçluk Federasyonunun tanımında da, yönetmeliklerinde de bunlar özellikle vurgulanıyor.
Benim de gözlemim; özellikle iş ve kurumsal alandaki konuları, performans alanındaki konuları çalışıyorken sınırlar net bir şekilde çizilirse ve konular çözüm odaklı ilerlenebilecek, geçmişten referans alınmıyorsa koçluk yetkinliklerinin bu alanları çalışmaya yeterli olabileceğini söyleyebilirim.
Beni özellikle düşündüren bir alan; yaşam doyumuyla alakalı hedeflerdir.
Kişi eğer “Ben çok doyum alamıyorum, mutsuzluk halim var. Hedef koyamıyorum. Stresi yönetemiyorum.” gibi belli düşüncelerde gelirse bu kısım biraz flu bir alan.
Terapi alanına girebilecek belli noktalar da var.
Beni düşündüren nokta koçluk eğitimi alan kişilerin daha önceden ruh sağlığı alanında bir alt yapıları olmadığı için terapi alanına giren belli noktaları fark edemeyebilirler.
Dolayısıyla da terapiste yönlendirme konusunda belki geç kalabilirler.
O da kişi için zaman kaybı olabilir.
Koçlukta diğer bir önemli nokta tavsiye verme, yönlendirme olmadığı için zarar verme riski daha minimal düzeydedir.
Ama zaman kaybı olması bile aslında zarar görmeyi düşündürebilecek bir durum olabilir.
Benim fikrim ideal olarak koçluk hizmeti verilebilmesi için daha öncesinde psikolojiyle ilgili alt yapının olması çok çok iyi olacaktır.
Ya da böyle bir alt yapı yoksa da koçluk eğitimlerinde uzunca bir zaman ayrılarak psikoloji ile ilgili belli bilgilerin de verilmesi gerekiyor.
Bu bilgiler o alanda çalışabilmek için değil terapiste yönlendirme konusunda daha etkili şekilde sınırları çizebilmek için diyebilirim.
Bu konuda söyleyebileceğim çok şey var.
Kaygılandığım konularla ilgili Koçlukta Dikkat Edilmesi Gereken 7 Nokta yazımı okuyabilirsin.
Özellikle yaşam koçluğu almayı düşünüyosan, alıyorsan ya da sen bu hizmeti veriyorsan mutlaka o yazıyı okumanı öneririm.
Düşünce ve deneyimlerini yorumlar kısmına yazarsan sevinirim.
Tekrar görüşmek üzere,
Uzm. Psk. Cem Gümüş