Agresif savaşçı partnerini nasıl tanıyabilirsin ve ona nasıl yaklaşabilirsin?
Eşin ya da sevgilin çok yargılıyor, sesini yükseltiyor ve bitmek bilmeyen şekilde sorun konuşmalarına devam mı ediyor?
Öyleyse agresif savaşçı dediğim tarzda bir partnerin olabilir.
Eğer böyle bir durum varsa ilişki içinde epey bunalmış ve çaresiz hissediyor olabilirsin.
Bu yazıda sana ilişkilerdeki 2 önemli pozisyondan biri olan agresif savaşçı profilini anlattım.
Bunun yanında agresif savaşçılara karşı nasıl yaklaşman ve onları nasıl rahatlatman gerektiği ile ilgili ipuçlarını seninle paylaştım.
Anlattığım bilgiler dünyadaki en etkili çift terapisi yaklaşımlarından biri olarak kabul edilen duygu odaklı çift terapisine dayanıyor.
Ben de bu yaklaşımı aktif bir şekilde uyguluyorum.
Her geçen günde güzel sonuçlar almak beni heyecanlandırıyor.
Bu yüzden de bu bilgileri mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşmak istiyorum.
Dolayısıyla da bu konu beni özellikle iyi hissettiriyor ve seninle paylaşmaktan memnunum.
Umarım videoyu sonuna kadar izler, bu bilgileri de özümseyip sindirmeye çalışırsın.
Öncelikle agresif savaşçı partnerin özelliklerinden başlayalım çünkü bunun kafanda net bir şekilde oturması gerekiyor.
Bildiğin gibi ilişkide bazı önemli konular vardır.
İlgi gösterilmesi, zaman ayrılması, değerli hissetmek, çocuk bakımı, boş zamanın değerlendirilmesi, ailelerle ilişkiler, güven konusu gibi belli hassas konular vardır.
Geçmişteki belli hayal kırıklığı yaşanan konular vardır.
İlişkide bazı bağlanma yaraları olabilir.
Bu konular açılır gibi olduğunda agresif savaşçı partnerinin hemen alevlenebileceğini, gergin bir tonda konuşmaya başlayabileceğini bilirsin.
Dolayısıylada ilişkide belli konular gündeme geliyor gibi olduğunda diken üstünde hissedersin.
Bu, agresif savaşçı partnerle karşı karşıya olduğunun önemli bir işaretidir.
Eğer partnerin rahatsızlık duyduğu bir konuyu gündeme getirecekse bunu hızlı bir şekilde konuya girerek yapabilir.
Bu da agresif savaşçı partnerlerin önemli özelliklerinden biridir.
Bu konuyu ortaya koyarken de yargılayıcı bir üslupla ve ses tonunu normal konuşmasından bir kademe üste çıkararak seninle konuşuyor olabilir.
Tabii ki bu durum ortamın gerilmesine neden olur.
Sen de belki de daha sakin konuşmasını istersin.
Konuşmanın uzaması seni rahatsız etmeye başlar.
Çünkü ses tonu giderek artmaya başlıyor gibidir ve birbirinizi alıyor gibi değilsinizdir.
Ama partnerin agresif bir savaşçı olarak savaşmaya devam eder yani o konuyu gündeme getirip konuşmanın sürmesini arzu eder.
Sen de bu tonun giderek yükselmesinden endişelendiğin için kendini geriye çekmeye başlarsın.
Konuyu uzatmamasını, belki daha sonra konuşmayı teklif edersin ama bu partnerini daha da yükseltmeye, alevlendirmeye neden olur.
Açıkçası sen de içten içe onunla konuşmayı dilersin.
Sen de anlaşılmak istersin.
Sen de düşüncelerini partnerinin görmesini arzu ediyorsundur.
Partnerin de zaten konuşmak ve anlaşılmak istiyor.
Ama bu tonda konuşmaya devam etmenin bir işe yaramayacağını düşündüğün için orada kapatmaya başlarsın.
Ya da problem çözmeye yönelik hareket etmeye çalışırsın.
Belki akıl vermeye çalışıyor olabilirsin çünkü onun daha duygusal olarak düşündüğünü, o anda ilgili konuyla alakalı yeterince mantıklı, sağduyulu düşünmediğini hissedersin.
Onu mantığa davet etmeye çalışırsın.
Belki sen de onun söylediklerini eleştirirsin.
Bu da tabii ki her ikinizi çıkmaz bir sokağa götürür.
Dipsiz bir kuyuya giriyor gibisindir.
O kuyunun derinlerine indikçe giderek karanlıklaşacağını zannedersin. Böyle hissedersin.
Belki birkaç denemen oldu.
Konuşmaya devam ettin ama bunlar hiç iyi sonuçlanmadı.
Günün sonunda iki taraf pek de birbirini anlamış gibi olmadı.
Dolayısıyla bunun yine böyle olacağını ön görüp kendini geriye çekmeye ve duvarlar örmeye başlarsın.
Bu duvarlar aslında senin de hoşuna gitmiyordur.
Partnerinin zaten hoşuna gitmiyor çünkü o an engellenmiş hissediyor.
Bu duvarları ördükten bir süre daha partnerin söylenmeye, rahatsızlığını dile getirmeye devam eder ama sonra o da sakinleşir ve konu kapatılır.
Bir sonraki krize kadar ortam sakinleşiyor gibi olur.
Dolayısıyla da her iki taraf da böyle bir krizin olacağını bilir. Özellikle de belli hassas konularda.
İki taraf da aslında diken üstünde hisseder.
Bu durum uzun vadede aradaki yakınlığı da etkiler.
Agresif Savaşçı Olan Partnerinin Derdi Nedir? Neden Böyle Davranır?
Bunu anlaman için bağlanma teorisinden bazı bilgileri seninle paylaşmam faydalı olur.
Bağlanma teorisine göre bağ kurma, ilişki kurma ihtiyacı çok temel bir ihtiyaçtır.
Kadın, erkek için her yaşta bu ihtiyaç kendi doğamızda var.
Dolayısıyla da ilişkiler de bağ kurma üzerine inşa olur.
Hayatına partnerine aldığında bağ kurma ihtiyacıyla hareket edersin.
İlişkideki her bir sorun da dönüp dolaşıp bağlanmadaki belli sorunlara dayanır.
Çünkü bağ kurma, bağlanma ihtiyaçlarının karşılanmaması mutsuzluk halini getirir ve bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir.
Agresif savaşçı partnerinize de döndüğümüzde sana bu şekilde yaklaşması aslında ilişkideki yakınlık, bağ kurma ihtiyacıyla alakalı partnerinin savaş vermesindendir.
Senin ona daha çok değer vermeni, onu daha çok görmeni, onunla daha çok temas etmeni, o bağı daha kaliteli bir şekilde kurmanı arzu ediyor.
Partnerin aslında bunun için savaşıyor.
Burada verilen savaş senin ona ne kadar bağlı olduğunla alakalı; senin ona daha yakın olduğunu hissetmeyi istemesi
Çünkü agresif savaşçı partnerin muhtemelen seni daha bireysel, kendi ihtiyaçlarını ön planda tutan, onu, ilişkiyi ve aileni o kadar da önemsemeyen biri olarak görüyor olabilir.
Belki de agresif savaşçı partnerin kendini şöyle hissediyor;
“Ben ne yaparsam yapayım eşimi mutlu edemeyeceğim. Bana pek ihtiyaç duymuyor gibi. Kendimi içten içe çok yetersiz hissettiriyor.”
Dolayısıyla da eşin aslında bu durumla savaşmaya çalışıyordur.
Ortadaki sorunlarla, bu bağlanmadaki belli problemlerle git gide tonu yükselterek kendi bildiği yolla bir şekilde başa çıkmaya çalışıyor.
Belki de özellikle ilişkinin başlangıcında o bağda belli sorunlar hissettiğinde muhtemelen kendini daha geride tutmaya çalıştı ve senin bir şeyleri anlamanı bekledi.
“Ben ifade etmeden anlasın.” gibi bir beklentisi olmuş olabilir.
Günün sonunda da “Eğer ben adım atmazsam partnerim adım atmayacak, akışa bırakırsam aramızdaki bağ giderek kopmaya başlayacak ve belki de beni bir gün terk edecek. Yapayalnız kalacağım.” korkusuyla bir savaş içine girer.
Bu savaş giderek agresif bir noktaya doğru evrilir.
Savaş içine girdiğinde belki senin dikkatini daha çok çekiyor olabilir, seninle o an daha çok konuşuyor gibi hissedebilir.
Burada bir doğruluk payı da olabilir.
Nasıl ki ilgisiz çocuklar anne-babalarının ilgisini çekebilmek için yaramazlık yapar, belli sorunlar çıkarırlar, olumsuz da olsa anne-baba o zaman biraz daha çocukla ilgilenebilir.
Onu azarlamak, yargılamak, karşısına alıp öğüt vermek de bir nevi ilgilenme gibi hissettirebiliyor.
Partnerin de aynı şekilde.
Seninle bağ kurabilmek ve seni karşısında hissedebilmesi için böyle bir savaş veriyordur.
Tabii ki şu an bir durum tespiti yapıyorum.
Bunu ideal, olması gereken bir şey gibi söylemiyorum.
Ama partnerin mevcut şartlar içinde seninle olan ilişkinde böyle bir çözüm yolu bulmuş. Böyle bir savunma mekanizması kurmuş.
Belki de senden önce de bu şekilde bir savunma mekanizması alt yapısında vardı.
Burada önemli olan nokta; seninle olan ilişkisinde bu alt yapının ortaya çıkması.
Yani aslında burada senin de bir etkin var.
Bu noktada üzücü olan şey; yakınlığı kurmaya bu kadar önem verirken, bu ihtiyacın bu kadar çok farkında olmasına rağmen ve her tarafın da içten içe o bağı, yakınlığı arzu etmesine rağmen agresif savaşçı partnerin öyle bir şekilde hareket ediyor ki yakınlaşmayı iyice güçleştiriyor.
Seni aslında ittiriyor.
Onu sarıp sarmalamaya çalıştığında da onun gerginliğinden dolayı ona ulaşamıyorsun.
Belli konuları konuşup halletmeye çalışmanın da çok güç olduğunu hissetmeye başlıyorsun.
Agresif Savaşçı Bir Partnerin Varsa Ona Nasıl Yaklaşmalısın?
Onu nasıl rahatlatmalısın?
Bağ kurma konusundaki savaşı nasıl daha alternatif bir şekilde götürebilirsin?
Bu konuda seninle paylaşabileceğim birçok şey var.
Genel çerçeveyi anlatacak olursam;
Öncelikle partnerine, eşine hissettirmen gereken; senin ilişkiye önem verdiğin, onu arzuladığın, aradaki bağa, yakınlığa senin de ihtiyaç duyduğun ve arada bir kopukluk olduğunda bunun sana iyi gelmediğini samimi ve partnerinin duygularına hitap edecek şekilde paylaşman gerekiyor.
Böylece partnerin biraz daha anlaşıldığını hissedebilir.
Senin de ona değer verdiğinin işaretlerini duygusal olarak almaya başlayabilir.
Kuru bir şekilde “anlıyorum” demek yeterli değil ya da kızgın bir şekilde “üzülüyorum” demek de bir anlam ifade etmiyor.
Senin o andaki duygularını gerçekten hissedip bunu da karşı tarafa göstermen gerekiyor.
Mesela bağdaki sorunlar nedeniyle üzüntü hissi ya da ağlama hissi geliyorsa bu hislerini bastırmaman gerekiyor.
Samimi bir şekilde senin nasıl hissettiğini daha iyi idrak edebilmesi için gözyaşlarını görmesi gerekiyor.
Eşin sana böyle yaklaştığında sen duygularını paylaşmak yerine daha problem çözmeye odaklandıkça, “Şöyle yap, mantıklı olan bu.” gibi düşüncelere girdikçe senin duygularını görmüyor.
Gördüğü tek şey o an onu eleştirdiğin.
Halbuki sen kendini egonu tatmin etme ya da onu değersizleştirme derdinde değilsin.
Onu iyi hissettirmek ve ilişkiye önem verdiğini ona göstermek istiyorsun çünkü bunu görürse rahatlayacağını biliyorsun.
Dolayısıyla buna uygun bir şekilde hareket etmeye çalış.
Tabii gergin ortam içinde bunları yapmak kolay değil farkındayım.
Söylemesi kolay, uygulaması hiç de kolay değil.
Öncelikle kendi içinde eşini doğru yere oturtman gerekiyor.
Eşine sorunlu hatta ruh hastasıymış gibi görmeye başladıysan, çok hararetli gerginlikler oluyorsa orada sen de yargılayıcı bir şekilde bakmaya başlarsın.
Eşinin ilişki için savaştığını, aslında yakınlığı arzu ettiğini kendine telkin etmen, o anda hatırlatman gerekebilir.
O zaman daha güçlü bir şekilde durabilirsin.
Eşine karşı duvar örsen de aslında o duvarların arkasındaki duygularını ben diliyle paylaşmayı deneyebilirsin.
Üzüntü, hayal kırıklığı, acı, kaygı hissi, çaresizlik gibi duygulara odaklanarak paylaşabilirsin.
Aslında bu durumun seni ne kadar üzdüğünü, ilişkide bu gibi gerginliklerin olmasının kopukluklara neden olduğunu ve aslında ondan kopmak istemediğini, ona yakın olmak istediğini özellikle hissettirmen çok çok önemli.
Tabi bunu tek başına yapman kolay değil.
İdeali, her ikinizin de kendi pozisyonunu fark edip ona göre hareket etmesidir.
Ama burada sen kendi üzerine düşeni yap.
Eşin kendi pozisyonunun farkında değil ve ilişkiyi çıkmaza sokacak şekilde hareket ediyor diye sen de ona tepki olarak aynı şekilde hareket etmek zorunda değilsin.
Dolayısıyla sen kendi üzerine düşeni doğru şekilde yap.
Tabii ki özellikle ilişkideki bu sorunlar çok katmerlendiyse, aradaki o kopukluk epey fazla olmaya başladıysa ve her ikinizin de enerjisi giderek tükenmeye başladıysa mutlaka bir çift terapisine başvurmanızı öneririm.
Çünkü ikinizi de toparlayacak ve her ikinizin de kendini güvenli bir şekilde ifade edebileceği bir alana ihtiyaç duyabilirsiniz.
Böyle bir durum varsa vakit kaybetmeden çift terapisi uzmanına başvurmanızı öneririm.
Agresif savaşçı pozisyonu baktığımızda işleri zorlaştıran belli savunma mekanizmalarına sahip ve ilişkiyi çıkmaza sokabiliyor.
Hatta aradaki yakınlığı o anda katledebiliyor.
Madalyonun diğer bir yüzü yok mu?
İkinci pozisyon kaçıngan barışçı olarak adlandırdığım bir pozisyon.
Açıkçası bu yazıda sana anlattıklarıma baktığında eşinin tam da agresif savaşçı profiline girdiğini görüyorsan, bu işaretlere tam olarak uyuyorsa muhtemelen sen de kaçıngan barışçı dediğim profile uyuyorsun demektir.
Dolayısıyla bu profili anlaman önemli.
Eğer seninle paylaştıklarımı agresif savaşçı rolünde biri olarak okuduysan eşini daha iyi anlamak açısından diğer yazımı okumanı öneririm.
Çünkü kaçıngan barışçı profil de sütten çıkmış ak kaşık değil açıkçası.
Seni gerçekten çileden çıkarabilir ve deliye döndürebilir.
Konuyla ilgili düşünce ve görüşlerini yorumlar bölümünde paylaşabilirsin.
Tekrar görüşmek üzere
Uzm. Psk. Cem Gümüş