Kötü hissetme işini düzgün yapmadığınız için mutsuz olduğunuzu biliyor musunuz?
Bu işi iyi yapmadığınız için hep yarım kalıyor ve tekrar tekrar aynı şeyleri yaşıyorsunuz.
Bu satırları okuduğunuza göre siz de diğer birçok kişi gibi bir şeylerin daha farklı olabileceğini düşünüyorsunuz. Bir arayış içerisindesiniz. Bu arayışınız doğrultusunda yaptığınız her şey aslında tek bir amaca hizmet ediyor:
KENDİNİZİ İYİ HİSSETMEK
Peki kendini iyi hissetme nedir? Bunun işaretleri nelerdir?
İyi hissetme dediğimiz şey aslında çok farklı şekillerde tanımlanmaktadır. En basit haliyle tanımlayacak olursam:
İyi hissetme: Zihinsel ve bedensel olarak hissedilen memnun olma halidir. Neşe, mutluluk, huzur, sakinlik, canlılık, şefkat, sevinç, heyecan, coşku, tutku vb.
Yaşamınızdaki rolleri düşünün: meslek, eş, sevgili, ebeveyn, evlat, arkadaş, vatandaş vb.
Rolleriniz ve yaptıklarınız sizi kendinizi iyi hissetme halinde tuttuğu sürece sorun yok. Ancak bu denklemde uzun süredir bir sorun olduğunu düşünüyorsanız gözden kaçırdığınız bir şeyler vardır. Bunların neler olduğunu sonraki yazılarda anlatacağım.
En önemlilerinden bir tanesi iyi ve kötünün birbirine karışmasıdır.
Kötü hissetmek nedir?
Şimdi buradaki yazıları okuma amacınıza gelelim. Muhtemelen kendinizi zaman zaman ya da birçok kere kötü hissediyorsunuz ve/veya daha kaliteli bir hayat için bir çıkış yolu arıyorsunuz.
Peki, kötü hissetmek nedir?
Kötü hissetme: Zihinsel ve bedensel olarak hissedilen memnun olmama halidir. Can sıkıntısı, gerginlik, öfke, üzüntü, kaygı, suçluluk, utanç, kıskançlık, tiksinme, hayal kırıklığı vb.
Kötü hissettiren olumsuz duyguları yaşadığınızda belki de içinizden bir ses size şunları söylüyor:
‘Bıktım artık sinirlenmekten, üzülmekten, kaygı duymaktan, suçluluk duygusundan… Bu hisler hayatımı mahvediyor’
‘Diğer insanları ve şartlarımı değiştiremem. O yüzden kötü hissetmek benim kaderime yazılmış gibi. Yapabileceğim bir şey yok’
Yukarıdaki ifadelerin ortak noktası nedir?
‘Kötü hissetmek kötü bir şeydir’
Peki gerçekten de öyle midir?
Bir mucize olduğunu hayal edin.
Eğer isterseniz artık hiçbir zaman olumsuz bir duygu hissetmemenizin sağlanacağı söyleniyor.
Bunu ister miydiniz?
Yazının gidişatından sanırım istememeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Ama nasıl olur? Hiç üzülmeseniz, korkmasanız, sinirlenmeseniz, bedensel olarak gerginlik yaşamasanız daha iyi olmaz mıydı?
Konuyu dağıtmamak için şimdilik size kısa bir cevap vermeyeceğim ama şimdilik şunu söyleyebilirim:
Olumsuz duygularınız alınsa çok şey kaybederdiniz.
Yin yang sembolünü muhtemelen daha önce görmüşsünüzdür. Anlamı üzerinde hiç düşündünüz mü? Her şeyin zıt tarafıyla bir arada olduğu ve yaşamı oluşturduğunu sembolize eder.
Siyah beyazı, beyaz siyahı içerir. Duygular açısından bakacak olursak iyi duygular kötü duygularla, kötü duygular iyi duygularla iç içedir. Birisi olmadığında diğeri de olmaz. Örneğin, sevdiğimiz bir yakınımıza kızabilir, kaygılanabilir ya da üzülebiliriz. Bu duygular aradaki ilişkiyi zenginleştirme potansiyeline sahiptir.
Kutuplarla yaşamayı bırakmak
İyi-kötü kavramları çok kaba ve genel tanımlar. Dünyadaki sorunlara baktığımızda da ne yazık ki bu kutuplaşmayı görüyoruz.
Duygulara, düşüncelere, inançlara, insanlara, olaylara, toplumlara, milletlere sadece iyi veya kötü sınıflamasıyla bakarsanız bunları ne anlarsınız ne de çözümlersiniz.
Sizi bu kavramlara farklı bir açıdan bakmaya davet ediyorum. Kurtarıcı anahtar kelimemiz:
İHTİYAÇ
İhtiyaçları merkeze alan yeni bir sistem ile yaşadığınızda yaşam kalitenizi ustalıkla artırabilirsiniz.
Nasıl mı? Okumaya devam edin!
Uzm. Psk. Cem Gümüş
