Hayata pozitif bakmakla ilgili önemli bir gerçek nedir?
Hayatta mutlu olabilmek için pozitif bir bakış açısına sahip olmanın gerekli olduğu söylenir.
Peki bu pozitif bakış açısı, pozitif bakmak gerçekçi bir şey midir?
Hayatta bunca kötülük ve zorluk varken insan nasıl pozitif düşünebilir?
Bu yazıda sana Positum Yaklaşamını anlattım.
Eğer sen de hayata pozitif bakmakla alakalı kendini geliştirmek istiyorsan ya da pozitif bakma konusuna pozitif bakmıyorsan bu yazıda anlattığım konular ilgini çekebilir.
Pozitif düşünmek Polyannacılıktır.
Her şeyi en iyi tarafıyla toz pembe görmektir.
Değil mi?
Aslında değil.
Bu genelde düşünülen yanlış bir ön yargı.
Öyleyse pozitif düşünme nedir?
“Pozitif”in Latince kökenlerine baktığımızda bunlardan biri “Positum” kelimesidir.
Positumun kelime anlamı da elde olan, gerçek olan, var olandır.
Sadece pozitif gibi gibi görünen, sadece iyi olan şeylere değil artısıyla eksisiyle bir bütün olarak, gerçekçi şekilde bakmaktır.
Rahatsız eden duyguları da göz önünde tutmak, belli sorunları da aynı potada düşünebilmektir.
Benim özel ilgi alanlarından biri olan pozitif psikoterapi yaklaşımının da söylediği şey; iyi ve kötü aslında bir bütündür.
Bu bütüne birlikte bakmak, negatif olarak görülenleri de potaya dahil etmek gerekir.
Eğer bunu yapmazsan her zaman gözünden kaçan belli şeyler olacaktır ve işler daha karmaşık hale gelecektir.
Ne kendini ne de diğerlerini ve diğer durumları anlayamayacaksın.
Pozitif bakış açısını doğru bir şekilde anlayabilmen için 2 örnek üzerinden gidelim.
Özellikle anlamakta zorlandığımız konulardan biri karşılaştığım zorluklar, güçlükler, krizler diğeri de hayattaki kötü davranışlar.
Yaşadığın zorluklara, krizlere pozitif tarafından bakmak pek kolay olmayabilir.
Hastalıklara, başarısızlıklara, ilişki sorunlarına, kendi içinde yaşadığın ve rahatsızlık duyduğun belli noktalara, maddi güçlüklere bakmak pek kolay olmayabilir.
Bu durumlar seni epey sıkıştırır ve kısıtlar.
Kendini “Burada neye pozitif olarak bakabilirim?” diye düşünürken bulursun.
Bu düşünce de giderek seni kurban gibi hissettirebilir.
Burada nasıl pozitif bakılabilir?
Gerçekçi şekilde baktığımızda seni özellikle kurtaracak olan ve görmen gereken önemli bir nokta; kişisel gelişim fırsatı bulmaktır.
Yaşadığın güçlükler, zorluklar kendini geliştirmeni sağlayacak belli fırsatlar sunar.
Mesela kas geliştirme sporu üzerinden bir benzetme yapayım.
Kaslarını güçlendirmek isteyen biri ağırlık kaldırma egzersizlerini yaptığında asıl olan şey; kaslarını krizli ve zor bir duruma sokmak, onlara zarar vermektir.
Çünkü kaslarını zorladığında mikro düzeyde liflerde kopma olur.
Daha sonra vücut proteinle birlikte o zarar gören yerleri tamir eder.
Tamir ettiği yerler de şişmeye başlar.
Aslına spor yaparak kendini sıkıntılı bir durum içine sokarsın ve bu durum da seni büyütür ve geliştirir.
Diğer bir örnek; salgın hastalıkla birlikte yaşam şeklimizde değişen birçok şey oldu.
Bunlarla birlikte kendimizi geliştirmeye yönelik bir sürü fırsat edinmiş olduk.
Mesela bunlardan biri belirsizliği tolere etmektir.
Çünkü ortada bir belirsizlik var; yeni bir hastalık, ne olduğu bilinmiyor, birçok alışkanlığımız değişiyor.
Bununla birlikte yeniliğe uyum sağlama kapasitemiz de bu süreçte oldukça gelişti.
Mesela birçok kişi teknolojiyle daha haşır neşir olmaya başladı.
Belki iş modellerinde belli durumlar değişmeye başladı.
Bunun yanında kendi başına kalma ve o zamanı verimli bir şekilde geçirme konusunda geliştirme fırsatı oldu.
Duygu yönetimini -özellikle kaygı duygusunu- geliştirme gerekliliği gündeme geldi.
Ek olarak tabii ki birçok kişide gelişen özellik, düzenlilik ve temizliğe önem vermek oldu.
Burada hastalık kapma kaygısıyla birlikte belki bu oldu ama bunun beraberinde birçok insan bu süreçte daha tertipli, daha hijyene önem veren kişiler haline geldiğini gördük.
Diyelim ki bu becerileri geliştirmedin.
Bu becerileri geliştirmediğinde eşlik eden öfke, kaygı, can sıkıntısı gibi bazı negatif duygular ortaya çıkar.
Çünkü bu beceriler bu sürece uyum sağlaman için aslında önemli bir fırsat ve bir gerekliliktir.
Bu gereklilikleri yerine getirmediğinde yaşam kaliten kısıtlanmaya başlayacaktır ve bu kısıtlandığın için de duygular “Bak burada sıkıntı var, kendini geliştir.” diye
işaret verecektir.
Bu açıdan düşündüğümüzde bu duygulara pozitif bir şekilde bakabiliriz.
Bu duyguların gelmesi aslında pozitif bir şey.
İhmal ettiğin ve gözden kaçırdıklarını ciddiye almanı sağlıyor.
Positum bakış açısıyla baktığımızda pozitif düşünme böyle bir şey.
Kötü davranışlara, hayattaki belli kötülüklere karşı pozitif bakış açısının zor olduğu konuya geçelim.
Her insan davranışlarını belli ihtiyaçlara dayandırarak gerçekleştirir.
Kötü davranışların da arkasında belki refah, belki güç, konfor ihtiyacı, saygı ya da kendini güvende hissetme gibi belli ihtiyaçlar olabilir.
Bu ihtiyaçlarla hareket ediliyor.
Positum bakış açısıyla baktığımızda kötülük olarak, kötü davranış olarak gördüğümüz şeylerin de arkasında belirli ihtiyaçlar var.
Gerçekçi olarak baktığımızda bunları daha net bir şekilde görebiliriz.
Ancak bu davranışlar tabii ki bu ihtiyaçların hayata geçirme yöntemlerini haklı çıkarmaz.
Pozitif şekilde baktığımızda o ihtiyaçları görebiliriz ancak uygulamaya yöntemlerine anlayış göstermeyebiliriz. Yargılayabiliriz.
Kadına şiddet örneği üzerinden gidelim.
Biliyoruz ki ilişki sorunları iki taraflı.
Eğer ki içinde şiddet olan bir ilişki varsa ortada bir sorun olduğunu, her iki partnerin de aslında ilişki içinde mutlu olmadığı konular olduğunu ön görebiliriz.
Bu mutsuzluklar ve sıkıntılarla alakalı karşılanmayan sevgi, saygı, güven, huzur gibi belirli ihtiyaçlar var.
Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında çözüm yolu olarak şiddet devreye girmeye başlıyorsa bu kötü davranış pozitif baktığımızda haklı göreceğimiz bir davranış değildir.
Pozitif bakış açısıyla baktığında hissettiğin öfke hissi pozitif bir şeydir.
Pozitif olan şey sana şunu söyler; “Ben adalete, iyiliğe ve merhamete önem veriyorum. Bu önem verdiğim değerler beni güçlü kılan noktalar, beni ben yapan değerlerdir.”
Dolayısıyla pozitif, gerçekçi olarak baktığında da madalyonun böyle bir yüzü olduğunu görürsün.
Aynı zamanda kendi değerlerinle de temas etmiş oluyorsun.
Bundan sonraki adımda positum yaklaşımıyla bakmaya devam ettiğinde olayı daha gerçekçi olarak çok boyutlu analiz edip, kendi değerlerin doğrultusunda bir eş, bir ebeveyn ya da bir vatandaş olarak belli sorumluluklar alman gerekiyordur.
Bu sorumluluklar da sadece bireysel düzeyde değil, otorite düzeyinde, yetkili merciler düzeyinde yapılmalı ve sistemde belli değişiklikleri de gerektirebilir.
Açıkçası kadına şiddet gibi sorunlarda ne yazık ki positum yaklaşımıyla bakılmıyor.
Bu yüzden de bu sorunlar tekerrür ediyor.
Çok boyutlu bir sorun olduğu için bir şekilde var olan, elde olan, gerçek olan noktalar ne yazık ki görülemiyor.
Gerçekçi bakış açısının aslında pozitif düşünme olduğunu sanırım daha iyi anladın.
Evet, gerçekçi bakmak, pozitif bakmak kulağa güzel geliyor ama özellikle zorlayan olaylarda bu şekilde bakmak bu kadar kolay olmayabilir.
Burada eğer ki pozitif bakma ihtiyacın, gerçekçi düşünme ihtiyacın yaşam kaliteni geliştirmen konusunda özellikle ön plana geldiyse bunu geliştirme konusunda bir uzmandan ya da terapistten destek alabilirsin.
Böylece onun sağlayacağı geri bildirimler ve sana tutacağı aynalarla birlikte göremediğin noktaları hızlı bir şekilde fark etme şansın olabilir.
Tekrar görüşmek üzere
Uzm. Psk. Cem Gümüş