Panik atak fiziksel belirtileri nelerdir?
Panik atak sorunların varsa çarpıntı, nefes alıp vermede güçlük, terleme, titreme, bulantı, baş dönmesi gibi çok rahatsız edici hisler yaşıyorsundur.
Bunun için doktorlara gittin, birçok tetkik yapıldı ama muhtemelen her bir doktor bunun strese bağlı olduğunu söyledi. Ancak kişi stres altındayken bu hislerin nasıl ortaya çıktığını anlatmadılar.
Gördüğüm danışanlarımın da birçoğu bu süreçten geçiyor; “Bu kadar yoğun çarpıntıyı, nefes alıp vermedeki bu kadar yoğun güçlüğü, terleme, titreme, üşüme hislerini insan nasıl olur da psikolojik olarak yaşayabilir?” insanın aklı gerçekten almayabiliyor.
Bu yüzden de bu hisleri yaşamak çok korkutucu olabiliyor ve o zaman da “Aslında bir sorun var ama doktorlar bunu tespit edemiyor” gibi düşünebiliyor kişi.
Bu bölümde sana bu sorunların psikolojik faktörlere, strese, kaygıya bağlı olarak nasıl oluştuğunu anlatacağım. Bunun nedenlerini bu bölümü okuduğunda daha iyi anlayacaksın.
Böylece yüreğine bu konularla alakalı su serpileceğini düşünüyorum.
Danışanlarımla çalışırken bu bölümde sana anlattıklarımı aynen onlara da anlattığımda birçoğunun sadece bu bilgilerle bile oldukça rahatladığını görüyorum.
Önceki bölümde panik atak belirtilerinin, sorunlarının, bedendeki bu değişikliklerin aslında beyindeki korku mekanizmasıyla ilişkili olduğundan bahsetmiştim. Eğer o bölümü okumadıysan daha iyi anlaman açısından mutlaka bu bölümden önce okumanı öneririm.
Savaş-Kaç Tepkisi
Sana zarar gelebilecek, özellikle fiziksel bir zarar, bir tehlike olduğunda orada savaş-kaç başa çıkma mekanizmasının olduğunu paylaşmıştım.
Yani tehlikeyle karşılaştığında ya savaşırsın kendini savunursun ya da kaçarsın.
Bunu da gece vakti ıssız bir sokakta yürürken bir köpeğin havlayarak üzerine doğru koştuğu örneği üzerinden anlatmıştım. O yazıda, bedendeki bu değişikliklerin tehlikeye karşı bedensel bir hazırlık olduğundan bahsetmiştim. Bu bölümde bu hazırlığa nelerin girdiğini öğreneceksin.
Korku Mekanizması ve Bedensel Değişikliklerin Nedenleri:
Çarpıntı
Tehlike alarmıyla karşılaştığında bedeninde olacak ilk değişikliklerden biri çarpıntı hissidir.
Peki, panik atak fiziksel belirtilerinden biri olan çarpıntı olduğunda ne olur?
Kalbin daha hızlı atar.
Kalbin daha hızlı attığında ne olur?
Kaslarına, bedenindeki tüm organlara daha çok kan pompalanır.
Peki, kan pompalandığında ne olur?
Kaslarını daha etkili bir şekilde kullanabilir hala gelirsin. Savaşmak ya da kaçmak bir enerji ve güç gerektirir.
Örnek üzerinden devam edecek olursak, ıssız bir sokağa girdin ve orada bir köpek havlayarak senin üzerine koşuyor. Ortada bir tehlike var.
Tehlike alarmı devreye girdiği için yapman gereken şey, ya savaşmak ya da kaçmak..
Kaçmak derken illa koşturmadan bahsetmiyorum, ondan uzak durmak da diyebiliriz.
Uzak durmak için emin adımlarla ne çok hızlı ne çok yavaş bir şekilde oradan uzaklaşman gerekir ama eğer köpek üzerine doğru koşuyorsa çok hızlı koşman gerekecektir.
Çok hızlı koşmak için ne gerekiyor? Kaslarını güçlü bir şekilde kullanabilmelisin. Köpek seni bir yere sıkıştırırsa kendini koruyabilmen için yine gücünün maksimum seviyede olması gerekiyor.
İşte tüm bunların olması için çarpıntı hissi otomatik olarak devreye giriyor.
Halbuki sen ”bende çarpıntı hissi var, bu yüzden kalp krizi geçirebilirim, kalp rahatsızlığım var galiba” diye düşünüyor olabilirsin.
Gördüğün gibi çarpıntı hissi, tehlikeye karşı bir hazırlık yöntemidir.
Nefes Alma Güçlüğü
Panik atak fiziksel belirtileri ile diğer bir başa çıkma yolu, hızlı nefes alıp vermektir, kesik kesik nefes alıp verme de diyebiliriz.
Peki hızlı bir şekilde nefes aldığında ne oluyor?
Daha çok oksijen alıyorsun. Oksijenin faydası ise enerji vermektir.
Tehlikeyle karşı karşıya kaldığında etkili bir şekilde savaşmak ya da kaçabilmek için enerjiye ihtiyaç olduğunu sen de tahmin ediyorsundur.
Ne kadar çok enerji olursa, o kadar etkili bir şekilde kendini savunabilirsin.
Dolayısıyla da tehlike alarmı devreye girdiğinde daha hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye çalışırsın.
Hızlı ve kesik nefes alıp vermenin ilginç bir faydası da var.
Issız bir sokağa girdin, köpeği de görüyorsun. Diyelim ki bu kez havlamıyor ve üzerine koşmuyor ama seni gördüğü anda kuyruğunu dikip sana bakmaya başladı. Her an bir şey olabilir.
O an kendini kesik kesik nefes alırken ya da nefesini tutarken bulabilirsin. Bu bir nevi zamanı durdurmak gibidir.
O an zamanı durdurup kesik kesik nefes alırsın ve arada nefesini durdurursun. Bir sıkıntı var mı diye dinlersin. Aslında kesik kesik nefes alıp verme tetikte kalma halidir.
Midede Rahatsızlık ve İdrar Çıkma İsteği
Bunları biraz da yan etki gibi düşünebiliriz.
Tehlikeyle başa çıkabilmek için yüksek bir enerjiye ihtiyaç olduğunu konuşmuştuk, kaslara daha çok kan pompalanıyor, daha çok oksijen almaya çalışıyorsun.
Dolayısıyla enerjini maksimum düzeyde artırmaya çalışıyorsun.
Bulantı hissi, midede rahatsızlık, idrara çıkma ihtiyacı da sindirim sistemiyle alakalı yan etkiler diyebiliriz.
Tehlikeyle başa çıkarken enerjiyi daha tasarruflu şekilde kullanmak gerekir. Bunun için sindirim sistemine giden enerji azaltılır.
Sindirim sistemine giden enerjinin azalmasıyla birlikte midede yanma hissi ve asit oranı artmaya başlar.
Bağırsak hareketlerinde değişiklikler olur. Bu da bulantı hissini ya da tuvalete çıkma ihtiyacını doğurabilir.
İdrara çıkma ihtiyacının nedeniyse, idrar torbası normalde kasılı bir haldeyken sindirim ve boşaltım sistemine giden enerjinin azaltılmasıyla birlikte gevşemesindendir.
Normal şartlarda idrarı tutabilmek için kaslar sürekli kasılı haldedir. Dolayısıyla daha az enerji harcamak adına oraya verilen ekstra enerji başka yerlere yöneltilir çünkü tehlikeyle başa çıkarken sindirimin ekstra bir faydası yoktur.
O an daha hızlı şekilde başa çıkmak gerekir, hayatta kalma söz konusudur.
Titreme Hissi
Tehlike alarmı çaldığında sonuçta tehlikeye karşı tetikte olursun; her an bir şey olabilir, her an kaçabilir ya da savaşabilirsin.
Dolayısıyla da tehlikeye odaklanırsın ve bekleme halinde olursun. Kasların gerilmeye başlar. Yayı çekilmiş bir ok gibi beklersin.
İşte kaslar bir süre gergin bir şekilde kalmaya devam ettikçe bir yan etki olarak titreme hissi ortaya çıkar. Oradaki dolaşımı bir nevi regüle etmek, düzenlemek için oluşan bir etkidir.
Terleme
Bedenin tehlikeye hazırlık yapıyorken diğer bir değişiklik olarak terleme görülür.
Terlemenin nedeni nedir?
Tehlike alarmı devreye girdiğine bedeninde bir sürü değişiklik oluyor; enerjini yükseltmeye çalışıyorsun, gerginsin, her an hareket geçecek şekilde bekliyorsun.
Sonuç olarak, tüm bunların olması bir enerji tüketimini de beraberinde getiriyor.
Sistem çalışıyor, sistem hareket halindedir. Dolayısıyla bedendeki bu değişiklikler aslında normal vücut sıcaklığını artırmaya başlar.
Peki vücut sıcaklığı artınca beden dengede tutabilmek için ne yapar?
Terler.
Hatta o yüzden yazında terlersin, çünkü terleme yoluyla cildindeki buharlaşma aslında cilt altında serinlemeye, soğumaya neden olur.
Terleme de senin vücudunun sağlıklı kalması için bedeninin yaptığı başa çıkma yoludur.
Baş Dönmesi ve Sersemlik Hissi
Baş dönmesi ve sersemlik de bu değişikliklerin bir yan etkisi olarak görülüyor.
Çok hızlı bir şekilde nefes alıp fazla oksijen tüketmeye başlayınca ve bedendeki değişikliklerle birlikte de oksijen fazlalığı olur ve beden yorulmaya başlar.
Oksijen fazlalığının bir yan etkisi olarak da baş dönmesi ve sersemlik gibi hisler yaşanabiliyor.
Havası çok temiz olan bir yere gittiğinde de baş dönmesi ya da sersemlik hissi yaşadığını sen de fark etmişsindir.
Yani bu his de beynindeki herhangi bir sorundan değil, bedensel hazırlığının bir yan etkisi olarak ortaya çıkar.
Üşüme Hissi
Bu his özellikle ellerde ve ayaklarda olur. Tehlike karşısında bedensel hazırlıkla birlikte kan dolaşımı artmaya başlar. Kan daha hayati bölgelerde toplanarak ana kas gruplarına doğru çekilir.
Etkili bir şekilde savaşabilmek ya da kaçabilmek için bacaklarının ve kollarının üst kısımlarına, gövdende daha merkezi bölgelerde toplanmaya başlar. Kan bu bölgelere doğru çekilmeye başlar. Hatta bundan dolayı cilt de soluklaşma olabilir.
Aslında bu da bir yan etkidir. Kanın daha hayati bölgelerde, büyük kas gruplarında toplanmasında enerjiyi daha verimli ve etkili bir şekilde kullanma amaçlanıyor.
Bizim kendi içimizde tüm bunları düşünen ve hazırlıklı olmayı sağlayan bir yapı var.
Kanın daha merkezi bölgelere çekilmesinin ilginç ve sana garip gelebilecek bir işlevi var.
Savaşırken ya da kaçarken yaralanma ihtimali olabilir. Burada fiziksel bir tehditten bahsediyorum. Yaralanabilirsin ve yaralanabileceğin yerler; kaçarken bacağın ya da mücadele ederken, kendini korurken ellerin olabilir.
Dolayısıyla bir teoriye göre oralarda olası bir yaralanmada kan kaybını azaltabilmek için kan daha hayati bölgelere doğru çekilir.
Göz Bebeklerinde Büyüme
Tehlikeyle başa çıkmadaki değişikliklerden sonuncu olarak ele alacağım değişiklik göz bebeklerinde büyümedir.
Peki bunun işlevi nedir?
Tehlikeyle başa çıkarken uyanık olman gerekir. “Etraftan ne gibi tehlikeler geliyor, ne yapabilirim, nereye kaçabilirim, savaşmam gerekecek mi?” bunu fark etmen için tehlikeyi sürekli gözetlemen lazım.
Bunu yapabilmek için ne gerekir?
Görüş yeteneğinin artması lazım. Dolayısıyla da göz bebeklerin açılmaya başlar. Daha çok ışık girer ve böylece daha fazla detaya dikkat edebilirsin.
Bedensel Değişikliklere Nasıl Yaklaşılmalı?
Buraya kadar korku mekanizmasının bedende yarattığı, ön planda olan değişikliklerin neler olduğunu işledik. Bunlara eklenebilecek başka bedensel hisler de var ama kafanı karıştırmamak için bu kadarıyla yetinmek yeterli, çünkü en sık karşılaştığımız hisler bunlardır.
Eğer tehlike karşısında bu gibi bedensel hisler oluşuyorsa öyleyse bu hislerde bir sorun var mı?
Çarpıntı, titreme, terleme, baş dönmesi hissi gibi panik atak fiziksel belirtileri yaşıyorsan kaygılanman gerekir mi?
Hayır!
Bu hisleri yaşıyorsan sağlıklısın demektir. Tehlikeyle karşı karşıya kaldığında kendini savunabilecek bir alt yapın var demektir.
Dolayısıyla eğer bu hisleri yaşıyorsan kaygılanmak, üzülmek yerine tam tersi sevinmen gerekiyor.
Enteresan bir bakış açısı değil mi? Halbuki, bu hislerin hastalıklarla alakalı olduğunu düşünüyorsun.
Tabi ki şunu hatırlatayım; bu hisleri yaşadığında ilk yapman gereken bir doktora gidip, gerekli tüm tetkikleri, tahlilleri yapıp muayene olup, doktordan onay alman gerekiyor.
“Bu hisler bir sıkıntıyla, bir hastalıkla alakalı değil.” teyidini alman gerekiyor çünkü altta başka bir sorun varsa bunu gözden kaçırmamak lazım.
Bu onayı aldıysan o zaman bu hislerin korku mekanizmasıyla devreye giren beden değişiklikler olduğunu söyleyebiliriz.
Öyleyse buradaki sorun nedir?
Sonuç olarak baktığımızda bu hisleri uzun süre, kronik olarak yaşamak oldukça rahatsız edicidir. Burada asıl sorun tehlike alarmını gereksiz yere açmaktır.
Yani senin uğraşman gereken şey; bu hisler hastalıkla mı alakalı diye düşünüp vakit kaybetmek yerine; “Ne oluyor da acaba ben tehlike alarmı içine giriyorum?” diye düşünmektir.
Bir benzetme yapacak olursam kaygı sorununa neden olan şey bir nevi evdeki alarm sistemini gereksiz yere aktive etmektir.
Evinde alarmı olan birini tanıyorsan ya da senin evinde varsa daha iyi anlayacaksın.
Normalde evdeki alarm sistemleri, kapı ya da pencereyi alarm devredeyken açtığında tetiklenir ve alarm çalar çünkü alarm sisteminin beyni şuna programlanmıştır; oradaki sensör devreye girdiği anda bir tehlike var demektir, tehlike varsa hemen hazırlık yapılmalıdır (siren çalınmalıdır).
Alarm sistemi yüksek şiddette ses çıkarmak ve telefonla bir yere otomatik olarak bilgi vermek yoluyla tehlikeyle başa çıkmaya çalışır.
Ancak alarm sistemleri ev sahibiyle hırsızı ayırt edemez. Kapıyı kim açarsa açsın alarm devreye girer.
Dolayısıyla bu noktada olan şey tehlike sisteminin gereksiz yere aktive edilmesidir.
Senin de yaptığın şey evdeki (beynindeki) alarm sistemini gereksiz yere kullanmaktır.
Peki bu alarm sistemi nasıl devreye giriyor?
“İyi de ben fiziksel anlamda bir tehlike içine girmiyorum ki bedenim böyle hazırlık bir hazırlık yapmaya ihtiyaç duysun. Ortada bir tehlike yokken, durup durmadan ben bunu yaşıyorum.” diye düşünüyor olabilirsin.
Doğru düşünüyorsun.
Zaten sorunun kendisi ortada bir tehlike yokken tehlike varmış gibi bir moda girmendir!
Peki, ortada bir şey yokken insan nasıl tehlike alarmını tetikleyebilir?
Psikolojik tehditler dediğimiz şeylerle de bu sistem aktive edilebilmektedir.
Bu psikolojik tehditleri fark edersen tehlike alarmını devreye sokmadan ve dolayısıyla da gereksiz bedensel hazırlıklar içinde yoğun bir şekilde girmeden bunların üstesinden gelebilirsin.
Normal şartlarda psikolojik veya fiziksel şiddet yüksek derecedeyse o zaman yapılacak hazırlıklar da yüksek derecede olur.
İşte panik ataklarda yüksek şiddette görülen tehditlere yüksek şiddette hazırlık sonucu ortaya çıkan durumlardır.
Buraya kadar, panik atağa korku mekanizmasıyla gelen bedensel hazırlıkların ürünü olduğunu görüyorsun.
Peki panik atak fiziksel belirtileri geldiğinde ne yapmak gerekiyor?
Yapman gereken tehlike alarmını gereksiz yere devreye sokmamaktır.
Bunun için diğer bölümlerdeki bilgileri de okuyarak, notlar alarak bu bilgileri kafanda daha çok sindirebilirsin.
Böylece bu gibi durumlar içine girdiğinde daha hızlı bir şekilde kendini bu durumlardan çıkarıp akışa bırakma şansın olur. Tabii ki bunu yapmak ilk etapta çok kolay olmayabilir.
Bu zorluğu yaratan birçok farklı boyut bulunmaktadır. Bu boyutları diğer bölümlerde detaylı olarak işledim.
Uzm. Psk. Cem Gümüş