İyi ve kötü olarak adlandırdığımız duygular aynı amaca hizmet ederler. İhtiyaçlarınızın karşılanmasına destek olmak!
Bu yüzden de aslında tüm duygular değerli ve önemlidir. Bunu kavradığınızda yaşamınızda yeni bir sayfa açılacak.
Olumsuz duygularınızla ne yapıyorsunuz?
Yaşadığınız kronik bir sorunu ya da hatırladığınızda sizi rahatsız eden olumsuz bir olayı/travmayı düşünün. Özgüven sorunu, öfke patlamaları, genel mutsuzluk hali gibi süregelen bir kötü hissetme halinde olduğunuzu varsayalım. Bu konuda;
Diğer insanlarla dertleşebilir,
Kişisel gelişim kitapları okuyabilir,
Psikiyatrik ilaç desteği alabilir,
Psikoterapiye başlayabilir,
Yaşam koçuyla çalışabilir
‘Alternatif’ yaklaşımları deneyebilirsiniz.
Ancak ‘kötü hissetmek kötüdür ve ortadan kaldırılması gerekir’ görüşünü doğrudan ya da dolaylı olarak benimseyen bir yol izliyorsanız bir noktada tıkanmaya mahkumsunuz.
Bu yazıyı halen okumaya devam ediyorsanız tıkanmış hissettiğinizi tahmin edebiliyorum.
Öyleyse kötü hissetmek kötü değil de nedir?
İyi ya da kötü hissetmenin iki amacı vardır:
1. İhtiyaçlarınızın yeterince karşılanıp karşılanmadığını haber vermek
2. İhtiyaçlarınızı karşılamak için size uygun bir ortam yaratmak
Duygularınızın ağzı dili olsa şu tür ifadeler kullanırlardı:
Olumlu duygular: “Şu anda iyi hissediyorum, bu nasıl olduysa aynen devam etsin”
Olumsuz duygular: “Şu anda kötü hissediyorum, bir şeylerin değişmesi gerekiyor”
Değişim kelimesi sizi korkuttuysa değişmesi gereken şeyin çoğu zaman sadece iç dünyanızda olduğunu söyleyebilirim.
Elçiye zeval olmaz!
Kötü olarak adlandırdığınız duyguları ‘Elçiye zeval olmaz’ sözündeki elçi olarak düşünebilirsiniz. Ancak bu mesajlar şifreli olduğundan dolayı dışarıdan bakıldığında kolaylıkla anlayamazsınız.
Duygu elçilerinizin size vermek istediği mesajların şifrelerini çözümlemek isterseniz bir sonraki yazıyı okuyun!
Uzm. Psk. Cem Gümüş