Ebeveynlerinin büyüyüp olgunlaşmasını bekledikçe sinir olup hayal kırıklığına uğrayacaksın.
Onların büyümesini beklemene gerek yok.
Tek yapman gereken etkili sınır koyma becerilerini geliştirmektir.
Terapist olarak yüzlerce kişiyle yaptığım çalışmalarda her seferinde gördüğüm bir gerçek…
Eğer anne-baban ya da sana çocukluk döneminde bakım veren bir yakının seni psikolojik olarak hala sarsabilme gücüne sahipse yazıya sonuna kadar okumaya devam edebilirsin.
Ne demek istediğimi daha detaylı anladığında bu konuya daha etkili şekilde yaklaşmak için neye ihtiyaç duyduğunu anlayabilirsin.
Önceki bir yazımda büyümemiş ebeveynleri büyütme beklentisinin ne olduğunu ve bunun nedenlerini detaylı olarak anlatmıştım.
Yetişkin olmana rağmen anne-babandan içindeki çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasını bilinç dışı düzeyde arzu etmenin bununla çok bağlantılı olduğunu işlemiştik.
Ebeveynlerinin olgunlaşmasını beklemeyi kurak bir ülkede yağmur duasına çıkmaya benzetebiliriz.
Soruna başka çözümler bulmaya çalışmak gerekir.
Bu noktada yine de içine sinmeyen bazı şeyler olabilir.
“Ama hocam yaşla birlikte hatalarını fark edip kendini geliştirmeyi başarabilen anne-babalar var, neden olmasın ki? Artık belli bir yaşa gelince insanın daha da olgunlaşması gerekmez mi? Çok şey mi bekliyorum? Yani sorun bende mi şimdi? Niye hep ben isteklerimi kırpmak zorundayım?” gibi düşüncelerle isyan edesin gelebilir.
Açıkçası ben yetişkin olarak kişisel sorumluluk kavramına çok önem veren birisiyim.
Hatta o yüzden de videolarım çok popüler değil çünkü birçok kişi bu gerçekle doğrudan yüzleşmek yerine anlık rahatlama arayışında oluyor.
Şimdi söyleyeceğim şey sana çok anlayışsızca gelebilir ama bu hayatın bir gerçeği.
O da artık bir çocuk olmadığın…
Evet, tabii ki anne-babanın çocuğusun ama yetişkin yaştaki çocuğusun.
Bu ayrım çok önemli. Neden mi?
Anne-babanın artık herhangi bir avantajı olmadığının bilincine varmalısın.
Senden yaşça büyük olmaları sen çocuk yaştayken çok fark yaratıyordu, her anlamda senden daha güçlülerdi.
Bu yüzden onların bakımına muhtaçtın ama artık değilsin.
Çocukken neredeyse her şeyi senden daha iyi bilip yapıyorlardı.
Şu an benim karşımda küçük yaştaki bir çocuk olarak otursaydın sıkıntıların konusunda sana söyleyeceğim pek bir şey olmazdı.
Bir çocuğun anne-babasının iyi bir ebeveynlik yapmasına muhtaç olması çok doğaldır.
Ama artık onların yaşça büyük olmaları her şeyi en iyi şekilde bildikleri ve yaptıkları anlamına gelmiyor.
Bunu bazen iddia etseler de gerçek artık böyle değil.
Bu basit gerçeğin bilincine vardığında anne-babana vicdan azabı duymadan ve manipüle edilmeden içsel sınır koyabilmeye hazır hale geleceksin.
Kendi kaynakların, çabaların ve aklınla kendini geliştirip anne-babanın daha iyi bir versiyonu olma şansına sahipsin.
Onların yetersizliklerini telafi edecek kaynakları hayatına çekebilirsin.
Örneğin, anne-babanın kötü bir evliliği olduysa ve bu yüzden sana kendi ilişkilerinde kötü bir model olduklarından yakınıyorsan bu mirası devam ettirmemeye karar verebilirsin.
Senin ilişkilerinde daha sağlıklı hareket edebilmen için önce anne-babanın kendi ilişkilerini düzeltip sana iyi bir model olmasını beklemene muhtaç değilsin.
Kendi ilişkilerinde benzer sorunları görüp anne-babanı suçlama ve yakınma moduna girmek yerine “Ben farklı ne yapabilirim?” sorusunun cevabına odaklanman çok daha etkilidir.
Kendi hayatındaki sorunlar nedeniyle anne-babanı suçlama moduna ve ben şansızım düşüncesine takılırsan kendini çaresiz ve mutsuz hissedersin.
Sürekli diğerleriyle karşılaştırma yaptığın bir hayat çok zordur.
Buradan anne-babanı affet dediğim anlaşılmasın.
Anne-babaya öfkeyi işlemeyi sağlayan 4A yönteminde bunu detaylı olarak anlatmıştım.
Eğer sana gerçekten çok büyük zararlar verdilerse, bu konuda herhangi bir pişmanlıkları yoksa ve zarar vermeye devam ediyorlarsa sınır koymayı öğrenerek kendini korumalısın.
Hissettiğin öfke kendini koruman gerektiğine yönelik bir küpe olabilir.
Eğer anne-baban değişime o kadar da kapalı değilse, bazı şeyleri az da olsa değiştirmeye başladıysa onlara destek olmayı, model olmayı düşünebilirsin.
Aranızda artık herhangi bir hiyerarşik üstünlük bulunmuyor.
Yetişkin yaşta, kendini geliştiren birisi olarak onlara birçok şey öğretmen mümkün ama bu kendinin de sağlıklı şekilde yapamadığı şeyleri onlardan bekleyerek olmamalı.
Değişimi kendinde başlatıp ışığının dışarıya yansımasını sağlayabilirsin.
Diyelim ki eşinin ailesi senin ailenden belli açılardan daha iyi.
Daha yakın bağları var. Kendi ailenle onları karşılaştırdığında üzülüyorsun.
Ailemle daha yakın olsam, derdimi anlatınca beni anladıklarını görsem, güvenerek danışabileceğim güçlü liman olsa ne güzel olurdu diye düşünebilirsin.
Bu duruma seyirci kalmak yerine belki de eşinin ailesini model alıp bu konuda kendini geliştirmeye niyetlenebilir ve kendi ailene daha farklı yollarla yaklaşmaya çalışabilirsin.
Kendini güçlü bir limana dönüştürdüğünde bunun nasıl bir şey olabileceğini de diğerlerine öğretme şansın daha fazla olur. Böylece birlikte büyüyüp mevcut bağı daha da sağlamlaştırabilirsiniz.
Bunu yapmak kolay değil ama aile terapisi çalışmalarımızda da bu derinliğe inmenin mümkün olduğunu birebir görebildiğim için imkansız olmadığını söyleyebilirim.
Terapi desteği almak bunu kolaylaştırabilir ama zaruri değildir.
Ailene açık bir iletişimle, yargılamadan bu konuları açabiliyorsan tünelin sonunda ışığı görmen mümkün.
Anne-babanın olgunlaşmasını bekleme hatasına düşmenin kronik bir stres kaynağı olduğunu, bu beklentinin içindeki çocuğun arzusu olabileceğini ve bunun çözümünün yetişkin olduğunu fark edip sınır koyma becerilerini geliştirmen gerektiğini işledik.
Bu yazımın konusu aslında birçok farklı konuyla da ilgili.
Bağlantılı olabilecek diğer yazılarımı da okumanı öneririm. Özellikle de çocukluk çağı travmalarını aşma konusuna odaklandığım yazı dizisini izlemen faydalı olacaktır.
Kendine iyi bak. Bundan sorumlu olan en önemli kişi artık sensin.
Uzm. Psk. Cem Gümüş