“Korkma, en kötüsünü düşünme, zayıf olma, rahat ol, kafaya takma…” gibi tavsiyeler mantıklı görünse de hiçbir işe yaramaz.
O yüzden ben korkmaktan rahatsızlık duymamayı seçmeni öneriyorum. Neden mi?
Çünkü korku duygunu yok saydığında kendi doğana karşı geliyorsun.
Neden sürekli yemek peşinde koşuyorum ki? Ben artık açlık hissetmemeye karar verdim, diyemezsin.
Bu doğal hissi bastıramazsın. O yüzden de açlık hissedince “Ben de ne sorun var?” diye kendinle uğraşmazsın.
Bu bakış açısı ilgini çektiyse bu yazımı sonuna kadar beni okumanı öneririm çünkü anlatacaklarım bir bütün halinde anlamlı olacaktır.
Açlık hissi ne kadar doğal bir hisse, kaygı-korku hissi de o kadar doğal bir histir.
Korkulan şeyler üzerinde düşününce gerçekten de bunların çok rahatsız edici olduğunu kimse inkar edemez.
Yaşamına değer veren hangi kimse hastalanmak, zarar görmek, yapayalnız kalmak, acı çekmek, ölmek ister ki?
Bu düşünceler tabii ki korkutucu…
Normalde birçok kişi bu olasılıkları düşünmediği için rahat gibi görünüyor ama bunları biraz düşünen herkes kaygı hisseder.
Bu doğal duyguyla savaştığın için başarısız, yetersiz, çaresiz hissediyorsun.
Şu anda olduğu gibi çözüme yönelik bir arayış içine giriyorsun.
Burada sorun korku duygusunun kendisinde değildir.
Esas sorun, korku duygusuyla nasıl bir ilişki kurduğun ve sonrasında ne yaptığındadır.
Korku duygusunun diğer duygular gibi bir mantığı olduğunu, seni oluşabilecek olumsuzluklardan korunman için uyarmaya çalıştığını diğer birçok yazımda anlatmıştım.
İç uyarı sisteminle ahenk içinde uyumlu olarak ilişki kurduğunda o zaman duyguların amacına ulaşacağı için onları olması gerektiği şiddette yaşarsın.
Uzun süre yemek yemezsen açlık hissin çok artar.
Daha sonra yemek yediğinde de açlık hissin ortadan kalkar.
Kaygılandığın bir durum varsa o zaman işler biraz daha karışık oluyor çünkü her zaman net şekilde ne yapman gerektiğini bilmiyorsun.
İşte burada kişisel farkındalık devreye giriyor.
Korkularının arkasındaki esas olası tehlikeyi fark etmen gereklidir.
Daha önce dört yazıda işlediğim yalnız kalma, güçsüz kalma, zarar görme ya da mutsuz olma korkularından hangilerini yaşadığını fark edersen o zaman buna göre hareket etmen mümkün olur.
Duyguları doğru anlayıp verdikleri mesajla uyumlu hareket edebilmek o kadar önemli ki…
4 basamaklı Uyan Yöntemi sistemimin temeli de buna dayanıyor.
Birçok kişi gibi sen de muhtemelen duygularla davranışları birbirine karıştırma eğiliminde oluyorsun.
Korku duygusuyla kaçınma, önlem alma gibi gereksiz boyutlara da varabilen davranışları aynı görmemek lazım.
Korkma gibi tavsiyeler aslında şöyle yorumlanabilir:
“Korkuyu hissetme, o zaman gereksiz yere buna takılıp abartılı önlemler almazsın, böylece hayatını zehir etmezsin…” gibi tavsiyeleri veren kişilerin gözden kaçırdıkları bir şey var.
Abartılı kaçınma, önlem alma davranışlarını ortadan kaldırmak için önce korku duygusunu bastırmak gerekmiyor ki…
Burada sorun duygu değil; o duyguyla bağlantılı işlevsel olmayan davranıştır.
O yüzden de sadece anksiyolitik ilaçlarla hızlı rahatlama sağlayan kişiler kaygı sorunlarından kalıcı olarak kurtulamıyorlar.
“Korkma” yerine “Cesur hareket etmeyi seç” daha iyi bir tavsiye olabilir.
Ama burada cesaretin tanımını doğru bilmek gerekiyor.
Cesur hareket eden kişiler aslında korkusuz değildir.
Korkuyu hissederken gerekenleri yapma konusunda hareket etmeyi seçen kişilerdir.
Cesaret= Korku + Hareket
Güçlü ve başarılı insanların korku duygusunu hissetmediklerini zannediyorsan yanılıyorsun.
Korkuyu bedensel olarak da iliklerine kadar hissetmelerine rağmen gereken şekilde hareket etmek bu kişilerin en önemli özelliğidir.
O yüzden kaygı toleransını artırmaya çalışmak “korkarak” korku sorunlarını yenmenin en önemli parçasıdır.
Cem hocam bunun sağlıklı ve kolay yolu nedir? diye sorabilirsin.
Bunu duymak moralini bozacak biliyorum ama kolay yolu yok ne yazık ki.
Deneyimle ve kararlılıkla edinmen gereken bir beceri olarak düşünebilirsin.
Hayatta seni gerçekten zorlayacak birçok durumla karşılaşacaksın.
Eşinle yaşadığın sorunlarda, kendi ailenle ilgili sınır koyma problemlerinde, işinle ilgili güçlüklerde, ülkenin gidişatına baktığında korku hissini az çok mutlaka yaşarsın.
Mesela ben, özellikle YouTube kanalı açtığım ilk dönemlerde videolarla görünür olmaktan rahatsızlık duyardım.
Bunun da temelinde korku hissi vardı.
Hatta o yüzden de ilk videolarda enerjimin daha düşük olduğunu fark etmişsindir.
Ya videolarda anlattıklarım aradan cımbızla çekilip bağlamından uzaklaştırılıp yanlış yorumlanırsa, ya “popüler olanın derinliği yoktur” düşüncesiyle ben de aynı kefeye konulup itibarım zedelenirse, ya negatif yorumlar moralimi çok bozarsa gibi birçok kaygılı düşüncem olduğunu fark etmiştim.
Ama cesaret enerjimi kararlılıkla kullanmayı seçtim ve öyle ilerledim.
Hiç kolay olmadı ama bu yolda ilerledikçe artık bu kaygılarımı daha kolay tolere edebildiğimi görüyorum.
Kaygılarınla savaşmadan gerekenleri yapmaya odaklanma konusunda ne kadar erken yola çıkarsan o kadar kolay olacaktır.
Kaygı sorunlarında neleri yapmak, nasıl hareket etmek daha iyi olur? konusunda diğer yazılarımda birçok şey paylaştım.
Profesyonel destek alma gerekliliğine karar vermek dahil olmak üzere birçok konuda bilgiye ulaşabilirsin.
Bu yazıda kaygı-korku duygusuyla nasıl bir ilişki kurman gerektiğinin prensiplerini anlattım.
Umarım faydalı olmuştur. Bundan böyle ne kendine ne de diğerlerine “korkma” gibi yüzeysel bir tavsiyede bulunmazsın umarım.
Kendine iyi bak. Korkuların da kendine iyi bakman için uyarı veriyor.
Bu uyarıları ciddiye alıp gerekenleri yaptığında kendine gerçekten iyi bakmaya başlamış olacaksın.
Uzm. Psk. Cem Gümüş
2 Responses
Hocam bende hata yaptığım zaman, eşim, babam yani sevdiklerim bana kızacak diye korkuyorum. Veya sorumlu olduğum konuda yargılanmaktan korkuyorum. Bunun sebebi nedir ve bunu nasıl yenerim.
Onaylanmama korkusu ve suçluluk duygusuyla ilgili diğer yazılarımı öneririm.