Kaygı birçok sorunun temelinde var mıdır?
Kaygı sorunu ya da anksiyete bozuklukları birçok sorunun temelinde gördüğümüz bir konudur.
Bu yazıda diğer sorun türlerinin kaygıyla nasıl bir ilişkisi olduğunu, ne gibi ortaklıklarının olduğunu genel olarak anlattım.
Yazının sonunda da hangi tür kaygı olursa olsun bu konuya yaklaşmak için 2 tane öneri sundum.
Bunları da öğrendiğinde bu konuya genel olarak nasıl yaklaşman gerektiğiyle ilgili bir fikrin olacaktır.
Eski çağlardan itibaren kaygı konusuna yaklaşımımızın pek de sağlıklı bir şekilde olmadığını söyleyebilirim.
Çocukken genelde kaygıya negatif bir şekilde bakmamız öğretiliyor.
Kaygı varsa bastır, üzerinde durma
Boşver, kafana takma
Korkma, korkuyorsan zayıfsındır
Yetersizliktir, ezikliktir
Eğer belli korkuların, kaygıların varsa sende bir sorun vardır, hatta bu bir hastalık olabilir şeklindeki kalıpları çocukluktan itibaren öğreniyoruz.
Halbuki kaygı bizim çok önemli ve anlamlı işaretler taşıyor.
Bize bir şeyler söylemeye çalışan kaygıya diğer birçok duyguya olduğu gibi ihtiyacımız var.
Kaygılı düşünceler içine girdiğinde kafandan şunlar geçer;
Acaba bu yaşadığım sorun çözülecek mi?
Ne gibi başa çıkma yolları bulabilirim?
Bu sorunları nasıl çözebilirim?
Eğer bir şeylerden memnun değilsen;
Acaba hep mutsuz mu olacağım?
Bu sorunu çözmem gerekiyor
Bu sorun bana iyi gelmiyor gibi düşünceler içine girersin.
Eğer hayatından memnunsan, genel olarak pek sorun yoksa ama bir taraftan da kaygılı hissediyorsan;
Ya sahip olduklarımı kaybedersem?
Önlem almam lazım, neler yapmam gerekir? gibi değerli sorularla seni baş başa bırakır.
Kaygının getirdiği bu sorulara cevaplar ararken aslında hem kendini hem de sevdiklerini koruma fırsatın oluyor.
Kaygılar sayesinde ortada bir sorun olduğunu fark edersin, uyanık olursun ve aklına gelen senaryoların gerçekleşmemesi için belli sağlıklı, gerçekçi önlemler alırsın.
Bunları da uygulamaya dökersin.
Dolayısıyla kaygı temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda sana hizmet ediyor.
Bu bir bozukluk, hastalık değil.
Tabii ki kaygıyı çok yoğun şekilde yaşıyorsan, gerçekçi düşüncelerden kopmaya başlıyor gibiysen o noktada bunun üzerinde kafa yormak ve daha gerçekçi düşünmeye çalışmak lazım.
Kaygı birçok farklı sorunla beraber gelen bir duygu.
Bazı sorunların da ana nedenidir.
Kaygıların eşlik ettiği en çok karşılaşılan sorunlar üzerinden örnek vereyim.
1. Anksiyete Bozuklukları
Kaygının eşlik ettiği sorunlara baktığımızda listenin başında anksiyete bozuklukları geliyor.
Kaygının merkezde olduğu ve ekstra şekilde odaklandığın, zihninin büyük bölümü kaplayan durumlardır.
Her tür fobi, panik bozukluk, sağlık kaygıları, obsesif kompulsif bozukluk (takıntılı düşünce ve davranışlara sahip olmak), performans kaygıları buna örnektir.
2. Depresyon
Kaygı bozukluklarının yanında depresyon da kaygının beraberinde gittiği soru türü olabiliyor.
Depresyon da çok farklı sorun türleriyle bir arada görülebiliyor.
Kaygı ile ilişkisine baktığımızda, özellikle uzun süredir devam eden bir kaygı sorunun varsa, bundan yorulup kendi kabuğuna çekilme istediğin varsa, depresyona girecek kadar kendini tüketmişsen kaygı seni depresif bir durum içine ittirmiş olabilir.
Depresyonun kendi içinde de geleceğe karşı karamsar bakma, düzelmeyeceğini ve mutlu olamayacağını düşünme olduğu için depresyonu kaygılara karamsar bir cevap olarak adlandırabilirsin.
Bunun öncesinde kaygı sorunlarının daha ön planda olduğunu söyleyebilirim.
O yüzden de eğer uzun süredir devam eden kaygı sorunların varsa ekstra uyanık şekilde bu konuyu ciddiye alman gerekiyor.
Çünkü bu çözülmeyen durumlar bir süre sonra seni depresif duygular içine sokabilir.
3. Öfke Sorunları
Öfke sorunları da kaygı ile paralel gidebilen tarzda sorunlardır.
Genelde kişiler bunun pek farkında olmasa da öfkenin arkasındaki nedenlerden biri kaygıya sahip olmaktır.
Kişiler özellikle de “Ya güçsüz görünürsem, ya diğerleri beni kullanırsa, hakkımı savunamazsam…” gibi kaygılarla öfkeli tepkiler verir.
Dışarıdan güçlü görünen, öfke enerjisiyle birlikte baskın görünmenin arkasında belirli kaygıların da olduğunu söyleyebilirim.
O yüzden bu konuya karşı da uyanık olmak lazım.
4. İlişki Problemleri
İlişki problemleri de kaygının eşlik ettiği önemli bir problem alanıdır.
Daha önceki kaçıngan-barışçı ve agresif-savaşçı yazılarında da değindiğim gibi özellikle kaybetme ve ilişkinin yara alması korkusu önemli bir kaygı türüdür.
Örneğin kaçıngan-barışçı pozisyonundaki kişi; ilişkideki tartışmalardan kopma noktasına gelebileceğinden korkar. İlişkiyi korumak için kapalı kutu olur, tartışmalar içine girmez ve kendini çok açmaz. Bu şekilde bir savunma mekanizması içine girer.
Agresif-savaşçı pozisyonundaki kişi ise; sevilmemek, değersiz görülmek ve bu yüzden de enerjisinin düşüp ilişkinin kopma noktasında gelmesinde kaygılanır. İlişki için savaşır.
İlişki problemlerinde öfke ve kendini kapatma gibi özellikle ön planda olan duyguları her iki tarafın da fark etmesi sorunları çözümleme açısından çok önemlidir.
5. Mükemmeliyetçilik ve Obsesif Kişilik
Kaygının eşlik ettiği sorunlardan diğeri de mükemmeliyetçilik ve obsesif kişilik özellikleridir.
Bu tür özelliklere sahip olan kişiler mükemmel olmaya çalışarak aslında bir şekilde kusurlu olmamak, yetersiz kalmamak, hatalı görünmemek için böyle bir çaba içine girerler.
Onlar için kusurlu, eksik olmak dünyanın sonu gibidir.
Böyle olunca belirli temel ihtiyaçlarının karşılanmayacağını düşünürler.
Mükemmel olmazlarsa takdir edilmeyeceklerini, sevilmeyeceklerini, belki de dışlanacaklarını düşünürler. Bundan dolayı da en iyisi olmaya çalışırlar.
6. Akut Stres
Akut stres bozukluğu -belirli önemli olaylar sonrası yaşadığın stres- içine girmen de kaygıyla doğrudan bağlantılı bir konudur.
Örneğin;
Eğer yeni bir işe başlıyorsam “Becerebilecek miyim?” gibi kaygının eşlik etmesi doğaldır.
Eğer evleniyorsan ya da ebeveyn oluyorsan yeni gelen sorumluluk karşısında kaygılanabilirsin.
Belli salgınların olması ve bunların beraberinde getirebileceği işsizlik ve belirsizlikler de kaygıya neden olabilir.
O yüzden bu gibi stresli durumlar içinde kaygının ne durumda olduğunu fark etmek gerekir.
7. Alkol-Madde Bağımlılığı
Alkol-madde bağımlılığında da kaygı sorunlarının sürece eşlik ettiğini ya da buna neden olduğunu görebiliyoruz.
Bir şekilde kişinin hayatında çözülemeyen sorunlarla gelen özellikle kaygı duyguları olduğunda bu duyguları bastırmak için kişi zaman içinde alkol ya da madde gibi belli bağımlılıklar geliştirebiliyor.
Alkol ve madde bağımlılığının çözümlenmesinde ilaç desteğinin yanında terapi ile birlikte eşlik eden kaygıların ve stres faktörlerini çözmeye yönelik adım atması önemlidir.
8. Ciddi Psikiyatrik Hastalıklar
Tüm bunların dışında şizofreni, bipolar bozukluk gibi biyolojik yönü ön planda olan daha ciddi sorunlarda bile belli kaygı sorunlarının olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla kaygı birçok temelinde olan ya da birçok sorunu daha da katmerlendirip çözümünü zorlaştıran önemli bir duygudur.
Kaygı varsa ve artık çok rahatsız vermeye başladıysa ne yapmak gerekiyor?
Kaygıya nasıl yaklaşmak lazım?
2 tane önerim var;
1. Kaygıyı Fark Et ve Mesajı Al
Bunlardan ilki; kaygıya karşı uyanık ol, fark et ve mesajı al.
Kaygı sana ne söylemeye çalışıyor?
Hangi sorunların olduğu konusunda işaret vermeye çalışıyor?
Kaygıdan neler öğrenebilirsin?
Kafanda uyandırdığı soruların cevaplarına henüz ulaşmamış olmak hayatında neleri götürüyor?
Bunları fark etmen ve bu konularda uyanık olman lazım.
Böylece ortadaki sorunu fark edip çözümleme fırsatın olur.
2. Kaygıyı Kabullen
Kaygıyı kabullenmek de çok önemlidir.
herhangi bir kaygı hissi içine girdiğinde hemen bunu bir hastalık, bozukluk olarak görmemen lazım.
Kaygı duygusunu hayatının farklı farklı dönemlerinde, geçiş dönemlerinde yaşaman gayet doğal.
Sonuçta hayatın içinde belirsizlik her zaman var.
Bu belirsizliğe eşlik eden, zaman zaman az zaman zaman çok olan bu duyguyla karşılaşabileceğini kabullen.
Bu duyguyu bir düşman gibi görme.
İçsel bir kaynak, ekibin bir parçası gibi gör.
Fark edip mesajı almaya çalış.
Bu iki önerimi, eğer bir terapi desteği almıyorsan, kendi kendine yardım etmen için UYAN Yöntemi olarak adlandırdığım yöntemi okuyup daha verimli bir şekilde uygulama dökebilirsin.
Uzm. Psk. Cem Gümüş