Sen de böyle bir arayıştayken bu yazıyla karşılaşmış olabilirsin.
Eziklik olarak isimlendirmeyi öğrendiğin durumun bir his, bir duygu olmadığını duymak seni şaşırtmış olabilir.
Ben bu ezikliği hissediyorum, nasıl olur? diyebilirsin.
Bu yazıda sana eziklik konusuyla ilgili belki de pek de düşünmediğin bir noktadan bahsedeceğim.
Bunu öğrendiğinde hem eziklik duygusu olarak adlandırdığın şeyi daha iyi anlayacaksın hem de neler yapabileceğin konusunda fikir edineceksin.
Eziklik duygusu konusu danışanlarımla da zaman zaman çalıştığım bir konudur. O yüzden anlatabileceğim çok şey var.
Kendini ezik olarak tanımladığın durumlar yaşıyorsan kendinle ilgili bir derdin vardır.
Kendini yetersiz, başarısız, kusurlu, sevilmeyi hak etmeyen, saygı duyduğun kişilerin seni tanıdıklarında saygı duymayacağı birisi olarak görüyorsun.
Bedensel olarak çekici olmadığını, iletişim becerilerinin zayıf olduğunu, kariyerinde yetersiz olduğunu, insanların seni içten içe ya da açık açık aşağılayacağını düşünüyorsun.
Belki de aslında birçok kişinin gıpta edeceği bir yaşamın var ancak yine de eziklik psikolojisi peşini bırakmıyor çünkü bu düşünceler bilinç dışına güçlü şekilde kaydedilmiştir.
Hal böyle olunca da ne ilişkilerinde ne işinde ne de kendi başına kaldığında kendinden memnun olmuyor ve mutsuz hissediyorsun.
Burada fark ettiysen ezik olduğunu düşündüğünden bahsettim çünkü eziklik aslında bir duygu değil düşüncedir.
“Düşünce ya da duygu ne fark eder kelime oyunu yapmayalım şimdi.” diye düşündüysen bunu biraz daha açayım çünkü bu ayrımı yapmazsan adına ne dersen de bu durumdan asla kurtulamazsın.
Eziklik hissi, eziklik duygusu dediğinde bunu yapısal bir problem olarak görme eğilimin oluyor.
Duygu ve hisler doğaldır, ezikliği de duygu olarak görüyorsam demek ki bu benim doğamda var düşüncesini kabul edersin.
Mizaç, kişilik olarak görürsün.
“Benim yapım böyle. Eziğim, ezik kişilikteyim” diye düşünürsün.
Bu da seni güçsüz çaresiz gibi düşündürür. Sıkışırsın.
Burada asla duyguları kenara koyalım demiyorum.
Eziklik durumunda aslında birçok duygu hissedebilirsin.
Hissedebileceğin asıl duygular: kaygı, öfke, üzüntü, tiksinme gibi duygulardır.
Bunlar doğal duygudur ama eziklik değil.
Eziklik doğal değilse nedir? Nereden geliyor?
Böyle düşünmeyi öğrendiğin travmalar, başa çıkmakta zorlandığın olumsuz deneyimler yaşamışsındır.
Eleştirel, baskıcı ve aşağılayıcı üsluptaki anne-baba, akrabalar, öğretmen arkadaşlarla yaşadığın onlarca negatif deneyim, kalıplar oluşmasına neden oluyor.
Onay ve kabullenilme ihtiyacı önemli ihtiyaçlar olduğu için bu tür negatif deneyimler çok rahatsız edici olur.
Bir şeyi kırk kere söylersen olur derler ya 40’tan çok fazla duydukça -özellikle de küçük yaşta savunmasızken- bunlara inanmaya başlarsın.
Varlığından utanç duyarsın, kendini yargılanacak biri olarak görürsün.
Kalıplara girmeye çalışırsın.
Diğerleriyle kendini karşılaştırıp o benden daha güzel, zeki, başarılı, daha çok kazanıyor, daha çekici bir eşi var; ben her anlamda daha geriyim demeyi öğrenmişsindir.
Bu öyle bir alışkanlık haline gelir ki ne yapsan ya da sahip olsan da farkında olmadan bundan memnun olmamayı seçersin.
Utandığın şeyi de gizlersin ya da telafi etmeye çalışırsın ama çıkış noktasında alışkanlık icabı gelen eziklik düşünceleri olduğu için illa ki her zaman daha geride olduğunu düşündürecek bir şey bulursun.
Yaşamını farkında olmadan buna göre kurgularsın.
Şimdi tüm bunları bir duygu gibi tanımlamak ne kadar doğru?
Düşündüğün ve yaptığın çok şey var.
Ezikliğe duygu deyince; yapacak bir şey yok, ben böyleyim, kendimi çok açık etmeyeyim ya da ezikliği kabul etmeyeyim öyle olmadığımı ispat edeyim dersin.
Bataklıktan çıkmaya çalışmak için çırpındıkça daha çok batarsın, çırpınmayı bıraktığında da belki daha fazla batmazsın ama bu sefer de hep çamur içinde yaşarsın.
Duygu olduğunu zannedip sıkışmış hissettiğin eziklik düşüncesinden bir türlü kurtulamıyorsan yapman gereken şey öncelikle mevcut durumunu doğru anlamak, sapla samanı birbirinden ayırmaktır.
Uzm. Psk. Cem Gümüş