Depresyon ilaçsız geçer mi?
Depresyon, biyolojik kökenleri de olan birçok sıkıntıyla da paralel şekilde görülebilen ve en sık karşılaştığımız sorunlardan bir tanesidir.
Depresyonun çözümlenlenmesinde özellikle belli durumlarda ilaçların birçok faydası olabiliyor.
Bu anlamda bir psikiyatriste gidip ondan ilaç desteği almak aslında depresyonun çözümlenmesinde önemli bir destek olabiliyor.
Yine de aklına şöyle bir soru takılıyor olabilir;
“İlaçlar zorunlu mudur? İlla kullanmak gerekiyor mu?”
Bu konuyu tabii ki bir psikiyatri uzmanının karar vermesi gerekir.
Ama kafanda belli noktaların şekillenmesi açısından depresyonda ilaç kullanımı çamura saplanmış bir araba metaforu üzerinden anlatmak istiyorum.
Böylece bazı noktalar kafanda daha iyi şekillenebilir.
İlaçla ilgili birçok ön yargı da var.
O yüzden ilaçların en az yan etkiyle faydalı olabileceği durumlarda bu fırsattan istifade etmeyenler de var.
O yüzden bu yazıda anlattığım noktalar özellikle bu açıdan da faydalı olabilir.
Depresyonu çamura saplanan bir arabaya benzetebiliriz.
Bir kaza yaptın, göremedin ve çamura girdin.
Çamurdan da çıkamıyorsun.
Gaza basıyorsun, araba patinaj yapıyor. Patinaj yaptıkça her tarafı çamura buluyor.
Arabanın üstü de çamur içinde.
Bir şekilde oraya çakılı kaldın.
Gaza bastıkça motoru zorluyorsun ve kendini de yoruyorsun.
Bir noktadan sonra da artık gaza basmana rağmen gitmediği için pes etmeye başlıyorsun.
Belki de artık gaza basamaz hale geliyorsun.
Orada çakılı kalmak sende çaresizlik, umutsuzluk ve yetersizlik gibi duygulara neden olabilir.
Bu duygular, düşünceler ve hislerle birlikte aslında kendini dipsiz bir kuyu içinde hissedersin.
Böyle baktığımızda o çakılmanın getirdiği çaresizlik, bunalmışlık ve anlamsızlık hisleri…
Bir yere gidemiyorsun ve bu yüzden de daha kısıtlı, daha kuru bir hayat geçirmeye başlarsın.
Bir şekilde dış destekle birlikte araba çamurdan çıktı ama tekrar girdi ve tekrar gireceğini biliyordun yani bu durum da dönem dönem tekrar ediyorsa çok tüketici ve bunaltıcı hale geliyor.
Daha sonraki çamura saplanmalarda, saplandığın anda gaza bile basmaya niyetlenmezsin.
Bu gerçekten zor bir durum.
Depresyon için -özellikle majör depresyon için- arabanın çamura battığı durum, diyebiliriz.
İlaçlar burada nasıl bir etkide bulunabiliyor?
Bazen araba o kadar çok çamura batmıştır ki sadece gaza basmak yetmiyordur.
Başka çözümler bulmak gerekiyordur.
İlaçlar, arabayı arkadan ittiren bir kuvvet ve ittirdikten sonra da benzin koymak gibidir.
Bu destekle birlikte araba tekrar yola çıkar ve hareket haline geçebilir.
İlaçların böyle bir etkisi var.
Ama ilaçlar şunu öğretmez;
Direksiyonu nasıl kullanacaksın?
Trafikte diğer arabalarla nasıl ilişki kuracaksın?
Trafik kuralları nedir?
Trafikteki işaretler nedir, ne anlama gelir?
Nasıl hareket etmek gerekiyor?
Nereye gideceksin? Arabaya bindin, yola çıktın ama araba nereye gidiyor?
Bu konularda ilaçlar sana doğrudan bir etki sağlamaz.
Bunları yapmak senin elinde.
İlaçlar biyolojik bir etkide bulunuyor.
Bilgi işleme sistemin sağlıklı bir şekilde çalışamadığında, bir yerlerde tıkandığında, yorulduğunda ilaçlar o anlamda bir destek sağlar.
Spor ve sağlıklı beslenme de bu anlamda senin biyolojini, fizyolojini iyi noktaya getirir.
Düzenli spor ve sağlıklı beslenmenin neredeyse ilaçlar kadar faydalı olduğuyla ilgili bazı araştırmalar var.
Özetle söylemek istediğim nokta; ilaçlar biyolojik anlamda belli etkide bulunur.
Ama diğer yazdığım noktalarda sana yol göstermez.
Dolayısıyla da eğer sen direksiyonu nasıl kullanacağını bilmiyorsan, iyi bir şoför değilsen, nereye gittiğini bilmiyorsan depresyona sokan noktalarla tekrar karşılaşacaksın demektir.
Tekrar çamura saplanma ve kaza yapma olasılığın var.
Bunu bilmek de içten içe seni kaygılandırır.
O yüzden de eğer depresyona sadece bir hastalık gibi bakarsan çok önemli noktaları gözden kaçırırsın.
Bu sorunu kalıcı bir şekilde çözümlemek istiyorsan -ilaç desteği alıyor olsan bile- yola çıktıktan sonra şoförlükte ustalaşmayı hedeflemen gerekiyor.
Sadece ilaç desteği alıp terapi desteği almadan bir şekilde bu sorunu ortadan kaldıran kişilerin olduğunu da duymuşsundur.
Onlar nasıl yapıyor?
Onlara baktığımızda aslında sadece ilaç kullanmakla yetinmiyorlar.
Kendi kendilerine yola çıktıktan sonra bir şekilde nereye gitmeleri gerektiğine kafa yoruyorlar. Belki hedeflerini güncelliyorlar, göremedikleri hataları görüp tekrar etmemeye çalışıyorlar.
Bakış açılarındaki bazı noktaları güncelliyorlar.
Tüm bunlarla birlikte “tedavi eden”; kendi kendilerine bu noktaları fark etmiş olmaları.
Ama tabii ki bazı konular için dışarıdan da destek almak süreci oldukça hızlandırabilir.
O noktayı da bir direksiyon hocasıyla şoförlüğü öğrenmeye benzetebiliriz.
Eğer daha az kaza yaparak, güvenli olarak araba kullanmayı öğrenmek istiyorsan bir terapi desteği alabilirsin.
Terapistinin desteğiyle birlikte iyi bir şoför olabilmen için gereken noktaları öğrenebilirsin.
Tabii terapide amaç bir hoca gibi didaktik anlamda bilgi vermek değildir.
Buradaki nokta senin kendi kendine öğrenmen konusunda görmen gereken noktaları fark etmene aracılık etmektir.
Bu konuda terapinin amacı sana destek olmak, ayna tutmak ve kendi duygularınla temas etmeni, bunlar için de uygun ortamı sağlamaktır.
Terapinin nasıl işe yaradığı, hangi durumlarda işe yaradığı, nasıl bir mekanizmayla hareket ettiği, ne gibi faydaları olduğu konusunu eğer merak ediyorsan bununla alakalı birçok yazıyı blogumda paylaştım.
Konuyla ilgili düşünce ve görüşlerini aşağıdaki yorumlar bölümünde paylaşabilirsin.
Tekrar görüşmek üzere
Uzm. Psk. Cem Gümüş