Panik atak sorununu kronikleştiren 3 alışkanlığı başka bir yazıda paylaşmıştım.
Bedene odaklanmak, kaçınmak ve önlemler almak panik atak sorununu kronikleştirir.
Bu yazıda biraz daha derine inerek başka hangi alışkanlıkların ve özelliklerin panik atak sorununu kronikleştirdiğinden bahsettim.
1. Bilgilerle zihnini fazla doldurmak
Panik atak sorununu kronik hale getirmek istiyorsan yapman gereken ilk şey; zihnini anksiyete, panik atak, tıbbi hastalıklar gibi konulardaki bilgilerle sürekli doldurmaktır.
Yaşadığın sorunu anlamak ve çözüm yolları bulmak için kitaplar okuyorsun, internette yazıları, videoları takip ediyorsun.
Özellikle interneti, büyük bir bilgi hazinesine sahip ama aynı zamanda büyük bir bilgi çöplüğü olarak da düşünebiliriz.
İsteyen herkes internette kolaylıkla bir şeyler paylaşabiliyor.
İnternette yazan düşük olasılıklı, en kötü senaryoları okuyup takıntı haline getiriyorsan, günün büyük bir bölümünde bu tür bilgileri tüketiyorsan panik atak sorunlarını çözme konusunda işini çok zorlaştırıyorsun.
Dedikodu ve söylentilere inanıp buna göre hareket etmeye benzer bir şekilde yüzeysel bilgilerle ve varsayımlarla düşünmen bu konuları takıntı haline getirmene neden olur.
O yüzden de kitaplardan ya da internetten kaygılarla başa çıkma, tıbbi hastalıklar konusunda sürekli bilgi tüketme modunda olmamanı öneririm.
Şu anda kendimle çelişiyorum farkındayım.
Sonuçta bu arayışın nedeniyle şu an bu yazdığım yazıyı okuyorsun.
Benim yazılarımı istediğin kadar okuyabilirsin, az önce söylediklerim benim için geçerli değil 🙂
Açıkçası başka bir yazıda da uyardığım gibi benim yazılarımda da sadece okuma modunda kalıyorsan, beni de az okumanı öneririm.
Uygulamadığın, sindirmediğin bilgileri öğrenmenin bir anlamı yoktur.
Eğer kaygılarla başa çıkma konusunda bazı faydalı olabilecek bilgiler öğrendiysen hemen bunları uygulaman gerekir.
Uygulamayıp sadece daha çok bilgi tüketme modunda kalırsan bir şey değişmez ve karamsarlaşmaya başlarsın.
Bir şeyler yaptığını zannediyorsundur ama aslında yapmıyorsundur.
2. Kaygıyı tamamen yok etme isteği
Panik atak ve kaygı sorunları olan kişilerde sıklıkla gözlemlediğim bir blokaj da kaygıyı tamamen yok etme isteğidir.
Eğer sen de panik ataklarım hiç olmasın, hatta atak seviyesi bir yana kaygılanmak istemiyorum artık diyorsan sana kötü bir haberim var.
Kaygılar hayatında olacak ve sen bu gerçekle yüzleşmedikçe canını da epey sıkacaklar.
Kaygılarım artık olmasın, panik atak geçirecek gibi olmayayım gibi bir beklenti gerçekçi değildir.
Eğer bu tür beklentilerin varsa panik atak sorunun uzun yıllar devam edebilir.
Peki neden? Kaygı gibi rahatsız edici bir duygudan kurtulmayı istemekte kötü olan nedir?
Diğer yazılarımı okuduysan buna birçok cevabım olduğunu biliyorsun ama özellikle motivasyon konusuna vurgu yapmak istiyorum.
Kaygı kısır döngüsünden kurtulmak, panik atakların hayat kalitesini azaltmasını önlemek için gösterdiğin çabaların karşısında kendini sürekli motive etmen gerekiyor.
Sonuçta kolay bir şey yapmıyorsun.
Bu duyguları anlamaya çalışmak, bağlantılı olabilecek sorunlara odaklanıp bunları çözmeye çalışmak, sonra kaygılandıran durumlarla yüzleşmek kolay bir iş değildir.
Eğer ben hiç kaygılanmak istemiyorum, dalgalanma yaşamayayım gibi bir beklentin olursa bunun en büyük zararı motivasyonuna olacaktır.
Hayal kırıklığına uğradıkça panik atak kısır döngüsünden çıkman çok zorlaşacaktır.
3. Soruna hastalık olarak bakıp tam sorumluluk almamak
Panik bozukluğa bir hastalık olarak bakarsan bu sorunun kısır döngüsünden kurtulman da o kadar zor olabilir.
Kendimle çeliştiğim diğer bir nokta diyebilirsin.
Hem bozukluk diyorum hem de hastalık gibi kelimeler kullanılmamalı diyorum.
Açıkçası bu bozukluk kelimesi de hoşuma gitmese de bizim alanımızda genel kullanılan bir kavramdır.
Burada benim vurgulamak istediğim şey, tıptaki hastalık kavramını doğrudan panik bozukluk konusunda kullanmamak gerekiyor.
Çünkü o zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor:
“Ben doktora gideyim, ilaç kullanayım ya da bana bir şeyler yapsın, artık terapi mi neyse bu panik ataklarım ortadan kalksın’’.
“Uzmana gideyim, sorunumu anlatayım, teşhis koysun ve tedavi etsin beni, iyileştirsin’’
Yine burada ne sorun var? diyebilirsin.
Bu kavramlar, bir konuda dikkatli olarak tabii ki kullanılabilir: Sorumluluk konusu.
Beni bir doktor, bir ruh sağlığı uzmanı tedavi etsin dediğin anda kendi yapabileceğin şeylerin sorumluluğunu da bir kenara koyma eğilimi ortaya çıkabiliyor.
Bunu özellikle hastanede çalıştığım dönemde birçok danışanımda görmüştüm.
Psikiyatrist, terapi için bana yönlendirdiğinde gelen kişiler; “Bende panik bozukluk varmış, uzun yıllardır bu hastalığı ilaçlarla tedavi edemiyoruz, terapiyle tedavisi için geldim.” diyorlardı.
Bu kişilerin ilk başta şöyle bir beklentisi oluyordu:
Ben adeta sihirli bir değnek kullanıp öylesine özel yöntemlerle onların bilinç dışına girip bir şeyleri tamir edeceğim ki bir bakacaklar tüm panik ataklar, kaygılar, sıkıntılar yok olacak. Adeta psikolojik tümörleri temizlemek gibi.
Böyle olunca da konuları yüzeysel anlatıp sadece panik atakların ortadan kalkmasını istediklerine odaklanıyorlardı.
Terapinin böyle bir şey olmadığını anladıklarında gerçek değişim ve sihir o zaman başlıyordu.
Diğer yazılarımda da anlattığım gibi dert de sen de derman da.
Bizler senin içindeki gücü açığa çıkarmana aracı oluyoruz.
Fark ettiklerini, öğrendiklerini uygulayıp özümsedikçe değişimi sen yapacaksın.
Bu gerçeğin farkında olmadıkça panik atak sorunu bir gölge olarak seni takip edecektir.
4. Sorunları bastırmak ve yüzeysel düşünmek
Sorunları bastırıyor ve iç dünyana yüzeysel bir şekilde bakıyorsan panik atak kısır döngüsünden çıkman zor olabilir çünkü kendini yeterince tanımıyorsun demektir.
Psikolojik kaynaklı fiziksel tepkilerin temelinde işlenmemiş duygular-travmalar, bastırılan-yadsınan sorunlar, savunma mekanizmaları, ikincil kazançlar vardır.
Bu dediğim şeyler sana çok yabancı geliyorsa ya da bana net bir şekilde, bu kavramların içini dolduracak şekilde kendinden bahsedemeyecek durumdaysan kendini yeterince iyi tanımıyorsun demektir.
O zaman tabii ki bedenin sana bazı sinyalleri sürekli verecektir.
Sen o sinyalleri anlamadıkça sinyalin şiddeti de giderek artacaktır.
5. Profesyonel destek alma konusunda karamsarlık
İlaç da aldım, terapiye de gittim işe yaramıyor işte deyip pes ettiysen zor bir noktadasın demektir.
Daha önce hayal kırıklıklarının olması bu alandaki tüm uzmanlara genelleme yapmanı sağlayamaz.
Bu durum, daha önce sorunlu ilişkilerin olduysa tüm erkekleri ya da kadınları kötü olarak görmeye benzer.
Ne yazık ki bizim alanımızda bu videonun çekildiği tarih itibariyle bir meslek yasamız bile yok.
Ruh sağlığı alanında belirli denetlenen standartlar olmayınca, kaliteli eğitimler verilmeyince uzmanlar arasında bazı farklılıklar olabiliyor.
Özellikle terapi desteği konusunda yeterince kaliteli hizmetler verilemeyebiliyor.
Kişiye özel bir süreç planlayıp bunu yönetebilmek konusunda bazı terapistler zorlanabiliyor.
Danışanları yarım bıraktıklarında düzgün şekilde takibini yapmayabiliyorlar.
Tıkanılan noktalarda uygun manevralar yapılmayabiliyor. Bunun gibi birçok ince nokta var.
Hal böyle olunca daha önce aldığın desteklerin kalitesini değerlendirmen gerekebilir.
Doğru uzmanı bulmak yazımsa bu konuda birçok fikir veriyorum.
Sorumluluk konusundan bahsetmiştim hatırlarsan.
En üst düzey becerilere sahip bir terapistle dahi çalışsan, eğer sen sorumluluk almaya istekli değilsen ve değişim süreci konusunda gereken sabrı göstermiyorsan hayal kırıklığına uğrayabilirsin.
Burada sorun hayal kırıklığına uğratılman değil; kırılacak tarzda hayal kurmandır.
Panik atak sorununu kronik hale getirmek istiyorsan zihnini bilgilerle doldur ve bunları uygulama, kaygı duygusunu yok etmeyi amaçla, kendini bir hasta olarak gör, sorunları bastırıp yüzeysel şekilde düşün ve uzmanlara güvenme.
Eğer kronik hale getirmek istemiyorsan ki istemediğini tahmin ediyorum-en azından bilinç düzeyinde- o zaman cevap basit. Bunları yapma.
“Peki ama nasıl yapmayayım, elimde değil?’’ diyorsan neden elinde değil ve nasıl eline almaya başlayabilirsin konusunda paylaştığım onlarca yazı var.
Bunları okuyup öğrendiklerini yavaş yavaş uygulamaya başlayabilirsin.
Eklemek istediğim bir şey var;
Kronikleşen panik atak-kaygı sorunlarında bahsetmediğim ama zaten farkında olduğunu düşündüğüm önemli bir konu, fiziksel şikayetlerde önce gereken tüm tetkikleri yaptırmış olmandır.
Fiziksel şikayetlerde önce kesinlikle bir doktora görünmen gerekiyor.
Bir psikiyatriste gittiysen kendisi aynı zamanda tıp doktoru olduğu için seni bu yönden de değerlendirip gerekirse daha ileri tetkikler için yönlendirecektir.
Kendine iyi bak. Bu yazıda bahsettiklerimi ciddiye alıp uygulamaya niyetlenmen güzel bir başlangıç olabilir.
Uzm. Psk. Cem Gümüş