ÖZET
- Çocukluk döneminde birçok sıkıntı yaşamış olabilirsin.
- Artık ilişkinde, evliliğinde yeni bir sayfa açmak ve daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek istiyorsun.
- Ama geçmişin etkilerinin hala bir gölge gibi yaşamını olumsuz etkilediğini fark ediyorsun.
- Bunları anlamak için 2 neden düşünebiliriz.
- Bu 2 nedeni doğru şekilde anlarsan geçmişin ilişkilerine gölge yapmasını engelleme şansın olur.
GEÇMİŞTEKİ OLUMSUZ DENEYİMLERİN İLİŞKİLERE YANSIMASININ 2 NEDENİ:
- İhtiyaçlarının karşılanmaması ve buna yönelik bir açlık hissetmek
- İhtiyaçları karşılama kalıplarının katı olması
Çocukluk yaşantıları şu anki ilişkilerine nasıl yansır? Bu konuda neler yapmak gerekir?
Çocukluk döneminde birçok sıkıntı yaşamış olabilirsin ama artık önüne bakıp yakın ilişkinde, evliliğinde huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek istiyorsun.
İlişkilerinde geçmişte yaşadıklarına benzer olayların tekrarladığını fark ediyor olabilirsin.
Geçmişin gölgelerinin seni kör kuyularda hapsetmesini istemiyorsun.
Temiz bir sayfa açmak istiyorsun.
Bu yazıda sana çocukluk yaşantılarının ilişkilere nasıl yansıdığını ve bu konuda nasıl bir yol izleyebileceğini iki önemli etken üzerinden anlattım.
Böylece ilişkilerinde içsel dünyanın yansımalarını daha etkili şekilde kontrol etme şansın olabilir.
Çocukluk hayata hazırlar.
Ebeveynler hayatımızda en önemli ilk figürdür.
Hayatı, ilişkilerin nasıl kurulacağını onlarla öğreniyoruz.
Bu öğrenme sürecindeki deneyimlerimizde sevgi, saygı, güven gibi ihtiyaçlarımız karşılanıyor ya da yeterince karşılanmıyor.
İhtiyaçlarımızı karşılamaya nelerin yardım ettiğini öğreniyoruz.
Belirli kalıplar oturuyor.
Az ya da çok işe yaradıkça bu kalıplar alışkanlık haline geliyor.
İşlenmemiş travmalar ile karşılanmamış ihtiyaçlar konusunda bir eksiklik hissi oluşuyor.
Bu eksiklik hissi susayan birisinin suya daha eğilimli olması gibi bir durum yaratır.
Düşüncelerimizdeki kalıplarımız da bu eksikliği başka kaynaklardan karşılama konusunda bizi kısıtlıyor.
Su ihtiyacımızı kola ile gidermeyi öğrenip sonra da hep bu yolu kullanmaya çalışmak susuzluğa uzun vadede iyi gelmez.
Karışık mı geldi?
Daha net anlatacak olursam çocukluk yaşantılarının bizde yarattığı 2 sonuç olduğunu söyleyebilirim:
Karşılanmamış ihtiyaçların açlığı
- Sevgi, güven, saygı, yeterlilik, ilgi, özerklik gibi
İhtiyaçları karşılama kalıpları
- Sevilmek için başarılı olmalıyım.
- Uyumlu olursam kullanılırım.
- Kızdığımda tepkimi sert göstermezsem güçsüz görülürüm, gibi.
Bu 2 sonuç üzerinden çocukluğun ilişkilere nasıl yansıdığını anlayabiliriz.
Karşılanmamış ihtiyaçlar karşılanmayı bekler.
Gündemde enerji yüklü olarak dururlar.
Kalıplarımız, ihtiyaç karşılama yollarıdır.
Çok iyi yollar olmasa da bildiğimiz, aşina olduğumuz yollar olduğu için bunları kullanma eğiliminde oluruz.
İki etkenin ilişkilere yansımasını bir örnek üzerinden anlatayım;
Bir kadının eşine güvenmediğini düşünelim.
Eşinin kendisine uzak davrandığını, kendisini beğenmediğini, yukarıdan baktığını düşünüyor. Eşinin başka kişileri arzuladığını hissetmeye başlamış.
Burada kadının sevgi, güven, ilgi gibi ihtiyaçlarının ön plana geldiği düşünülebilir.
Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda da kadının eşinin de yakınmaları olduğunu düşünelim.
Karısının kendisini sürekli kontrol ettiğini, eleştirdiğini düşünüyor. Ev işlerine destek olduğunda yaptıklarını beğenmediğinden ve kızdığı zaman fazla tepki gösterip ortamı gerginleştirdiğinden yakınıyor.
Burada adamın saygı, yeterlilik, özerklik ihtiyaçlarının ön plana geldiğini söyleyebiliriz.
Her iki eş için ilişkide ön plana gelen yeterince karşılanmamış ihtiyaçları, eğer kendi geçmişlerinde de yeterince karşılanmamışsa işte o zaman içsel bir sıkıntı hali ortaya çıkar.
Çünkü geçmiş yaraların acısı da şimdiki zamana bulaşıyordur.
Kadın, kendi ailesinde de eksikliğini hissettiği sevgi-güven ihtiyaçlarının açlığını yaşar
Adam da, kendi ailesinde eksikliğini hissettiği saygı-özerklik ihtiyaçlarının açlığını yaşar.
Bu yüzden ilişki ekstra bunaltıcı bir hale gelebilir.
Geçmişte nasıl başa çıktılarsa şimdi de farkında olmadan günün sonunda aynı kalıplarla başa çıkmaya çalışırlar.
Kadın için; “Ben buradayım ve ilgiye ihtiyacım var.” düşüncesine ulaşma yolu isyan edip tepki göstermek olduysa aynı yolu kullanır.
Adam için; saygı-özerklik ihtiyacının çözüm alanı aile dışındaki kaynaklar olduysa oraya yönelecektir.
İşte sıkıntı tam da burada başlıyor.
Kadın gergin bir üslupla yakınarak kocasını kendisinden ittirmekte; adam da karısından kaçınarak dış kaynaklara yönelmekte ve karısını duygusal olarak yalnız bırakmaktadır.
Bu öğrenilmiş kalıplara dayanan çözüm yollarını kullanan eşler ilişkilerini çıkmaza sokarlar.
Kalıpların kendisi ihtiyaçların karşılanmasını sabote ettiğini görürüz.
İlgi, sevgi, güven, saygı, özerklik gibi çok temel ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak bir ortam yaratmamış olurlar.
İlişki sorunlarında yapılan hata genelde kendi eksik ihtiyaçlarının ve kalıplarının ilişkiye yansıdığını göz ardı etmektir.
Partnerler daha çok birbirinin davranışlarına odaklandığında o zaman kendi içsel dünyalarının ilişkide yarattığı durumu göz ardı etmiş oluyorlar.
İdeal olan şey bu etkenlerin farkına varıp sorumluluk almaktır.
Böylece anı yaşamak mümkün hale gelebilir.
İlişki ikliminde hava karardığında bundan sadece karşı tarafı suçlu tutmak yerine acaba geçmişin gölgeleri altında kalmış olabilir miyiz, diye düşünmek gerekiyor.
Bu yüzden şu soruları cevaplandırman önemli:
İşlenmemiş travmalarınla bağlantılı olan karşılanmamış ihtiyaçların neler?
Bunları hayatında karşılama sorumluluğunu-orkestra şefliğini ne kadar alıyorsun?
Sahip olduğun kalıplar şimdiki hayatında sana ne kadar destek oluyor? Ne kadar köstek oluyor? Güncelleme yapman gerekiyor mu?
İlişkide çıkan gerginliklerin her biri kişisel gelişimin için bir fırsat taşır.
Bu fırsatları ne kadar kullanırsan hayatın o kadar güzelleşecektir.
Bu fırsatı neden sadece ben kullanmak zorundayım önce o adım atsın, diyorsan bu konuyu işlediğim yazımı okumanı mutlaka öneririm.
Uzm. Psk. Cem Gümüş