Ölüm korkusu neden olur ve nasıl yenilir?
Pandemi, hastalık ya da belli kayıplar sonrasında birçok kişi ölüm gerçeği ile yüzleşir ve bunun beraberinde getirdiği ölüm korkusunu az ya da çok yaşar.
Açıkçası buna hemen bir bozukluk demek yanlıştır.
Belki sen de ölüm korkusunu son zamanlarda daha sık yaşamaya başladın ya da bir süredir hatta uzun bir süredir ölüm korkusunu yaşıyor olabilirsin.
Bu durum büyük bir sıkıntı hissi getirebilir.
Yaşam kalitesini önemli ölçüde kısıtlayabilir.
Çünkü eğer böyle bir sorun yaşıyorsan muhtemelen ölümle alakalı düşünceler bir şekilde aklına geliyor.
Bunlar kolayca çağrışabiliyor ve aklına geldiğinde de belki ölümle ilgili en kötü senaryoları düşünüyorsun.
Bu korku aklına gelmesin diye belki bazı yerlerden kaçınmaya başlıyorsunn
Bunun muhabbetini yapmamaya çalışıyorsun.
Bunu hatırlatabilecek, çağrıştırabilecek televizyon haberlerini izlememeye çalışıyorsun.
Belki belli filmlere ve dizilere bakmamaya çalışıyorsun.
Çünkü bu hisler geldiğinde, ölüm korkusu tetiklendiğinde muhtemelen bedeninde çarpıntı, terleme, karın ağrısı gibi bazı hisler yaşıyorsun.
Bu hisler eğer;
Uykularını da belli oranlarda etkilemeye başladıysa,
Uykuya dalmakta zorlanıyorsan,
Ölümle ilgili belli rüyalar daha doğrusu kabuslar görmeye başladıysan,
Uyku kaliten azalmaya başladıysa, ölüm anksiyetesi gerçekten hayat kaliteni kısıtlayan önemli bir stres haline gelmiş demektir.
Eğer bu saydığım şeyler sana tanıdık geliyorsa bu stresi sen de önemli oranda yaşıyorsun demektir.
Peki bu durumda ne yapmak gerekiyor?
Açıkçası bu sorunu yaşıyorsan öncelikle bunun nedenini anlamak gerekiyor.
Çünkü özellikle ölüm korkusu gibi daha içsel olarak yaşadığın, iç dünyanda belli noktaları karıştıran konularda bunun nedenlerini keşfetmek, bunu iyi bir şekilde analiz etmek gerekir.
Bunu iyi bir şekilde analiz edip asıl nedenleri fark ettiğin zaman bu durumla alakalı neler yapabileceğini ve kendini nasıl rahatlatabileceğin konusu da kolaylaşacaktır.
Ölüm korkusunun birçok nedeni var.
Birçok konu ile bağlantılı olabiliyor.
O yüzden de bunun nedenini keşfetmek pek kolay olmayabiliyor.
Bu yazıda senin için anlatılabilecek noktaları düşündüğümde 9 tane başlık buldum ve bu 9 başlık üzerinden ölüm korkusunun arkasında ne gibi nedenler olduğunu seninle paylaştım.
Bu 9 başlıktaki bilgileri öğrendiğinde ölüm korkusu ile ilgili büyük resmi genel olarak göreceğini düşünüyorum.
Tüm yaşamını bir çizgi olarak düşünecek olursak çizginin başında doğum ve sonunda ölüm vardır.
Ölüm korkusu ölüm noktasından öncesini içerebiliyor.
İlk madde; ölümün öncesi -burada yaşamdan bahsediyoruz-.
Yaşamla ilgili korkuların yansıması ölüm korkusuna neden olabiliyor.
İkinci olarak, ölümün kendisi ile alakalı belli korkular olabilir.
Ölüm anı ile alakalı belli korkular olabilir.
Üçüncü olarak, ölümün sonrası ile alakalı.
Ölüm gerçekleştikten sonra yaşanabilecek, olabilecek şeylerle alakalı bazı korkular olabilir.
Ölüm korkusunun nedenleri nelerdir?
1. Gerçekleştirilmemiş Hayaller
Ölüm korkusunun en önemli nedenlerinden ilki; gerçekleştirilmemiş hayallerin olmasıdır.
Eğer yaşam kalitende ilişkiler, başarı, kendi iç dünyanda, gelecekle ilgili bazı sorunlar, içine sinmeyen bazı noktalar varsa,
Daha mutlu olmayı, daha yeterli hissetmeyi, ilişkilerinde daha sağlıklı şekilde yürüttüğün yakınlık, sıcaklığın olduğu deneyimlere ihtiyacın varsa,
Seyahat, hobilerin, öğrenmek istediğin şeyler gibi sana keyif verecek, heyecanlandıracak, yaşamını zenginleştirecek tarzda farklı deneyimlere ihtiyacın varsa,
Mevcut yaşamını daha kaliteli hale getirecek belli hayallerin varsa bunların gerçekleşmesini istersin.
Hayatın boyunca bu hayaller senin için bir hedef olarak önünde durur ve bunlara ulaşmak istersin.
Aslında seni bu ulaşma arzusu iyi hissettirir.
Eğer hayallerinle ve hayallerinin gerçekleşmesi ile ilgili kendi içinde bazı şüphelerin, ”Bunları gerçekleştiremezsem” gibi bir korkun varsa bu korku bazen ölüm korkusu ile birleşebiliyor.
Çünkü ölüm gerçekleştiğinde sonuç olarak bu hayallerini gerçekleştirmeyeceksin ve yarım kalacak.
Bu yarım kalma hali bir rahatsızlık unsuru olarak hayal edildiğinde ölüm korkusunu alttan alta besleyen önemli bir sorun oluyor.
2. Pişman Olma Korkusuyla Yüzleşmeme İsteği
Ölüm korkusunun ikinci nedeni; pişman olma korkusu ile yüzleşmekten kaçınmayı içeren bir durumdur.
Ölüm korkusu yaşıyorsan belki de ileride pişman olacağın bir durumla karşılaşmak istemiyorsundur.
Çünkü gerçekleştirmek istediğin hayallerini belki de şu anda erteliyorsun, belki bastırıyorsun, görmezden geliyorsun, o konuda gereken şeyleri yapmıyorsun.
Hal böyle olunca bunları yapmadığın için muhtemelen ileride pişman olacaksın.
Şu anda belki bazı bahaneler uydurup kendini iyi hissedebiliyorsun.
”Mevcut koşullar sağlansın, henüz hazır değilim. Bunu biraz daha zamana bırakacağım. Daha çok hazırlanacağım, plan yapacağım. Şu an zorlanıyorum. Desteğe ihtiyacım var.” gibi düşüncelerle bir nevi bazı bahanelerle kendi hayallerini gerçekleştirmekten kaçınıyorsan bu durum ileride pişmanlığı da getirecektir.
Bu noktada pişman olma hali ile yüzleşmek de senin için rahatsız edici olduğundan bir şekilde bahanelerle kendini oyalarsın.
Ama ölüm gerçeği bu bahaneleri senin elinden alır.
O noktada ”Ölüm anı gelir de ben eğer bu pişmanlığı yoğun yaşarsam.” diye bilinçdışı düzeyde bir korku gelir.
Çünkü o ölüm anı geldiğinde hayatını sorgularsın.
Hayatın bir film şeridi gibi gözünün önünden geçecektir.
Bu deneyimi yaşayan kişiler öyle söyler. Oradan biliyoruz.
Hayatın gözünün önünden film şeridi gibi geçtiğinde tüm o ertelediğin, bastırdığın, görmezden geldiğin, tembellik yaptığın, önemsemediğin hayallerin aslında gün yüzüne gelecek ve bu gerçekle yüzleşeceksin.
”Ben bunları yapmadım, zamanım varken yapmadım ve şu an hayatımın sonuna geldim.”
Öyle bakarsan eğer bu gerçekten acı verici bir deneyim olur.
Bilinçdışında bu deneyimi hissedersen, bu tür korkuların varsa bu ölüm korkusuyla kendini gösterebilir.
Yaşamının sonuna gelen kişilerle yapılan röportajlarda onlara en büyük pişmanlıklarının neler olduğu sorulduğunda, bu kişilerin ortak olarak söylediği bir şey var;
”Yaptığım şeylerden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yapmadığım şeylerden dolayı pişmanlık duyuyorum.” derler.
Dolayısıyla yapmadığın şeylerin pişmanlığı ile yüzleşmek istememek de ölüm korkusunun bilinçdışı önemli bir nedenidir.
3. Bağlanma Sorunları ve Doyurulmamış İhtiyaçlar
Ölüm korkusunun diğer bir bilinçdışı düzeydeki nedeni de; bağlanma sorunları olmasıdır.
Bu bağlanma sorunları ile birlikte beraberinde gelen yakınlık, sevgi, sıcaklık, güven gibi belli doyurulmamış ihtiyaçlar vardır.
Bu ihtiyaçlar yeterince karşılanmadığı için aslında ölüm korkusu bir nevi bitmemiş, bilinç dışı meselelerin tetiklenmesidir.
Çünkü ölümün kendisi bir kopuştur.
Öldüğünde sevdiklerinden uzakta kalırsın.
Fiziksel olarak o aradaki bağ ortadan kalkar.
Dolayısıyla eğer kendi içinde güvensiz belli bir bağlanman, bağlanma ilişkisi ile ilgili karşılanmamış ihtiyaçların varsa bu bitmemiş meseleler gerçekleştirilmemiş hayaller gibidir.
Yaşamının sonunun bu şekilde olması ve ölüm gibi bir bilinmezliğe gitmek senin için ekstra rahatsız edici olur.
Çünkü bağlanma sorunu yaşayan birisi sürekli kendini huzursuz ve güvensiz hissedebilir.
Çünkü onu güvende hissettirecek, ona güvende olma deneyimini yaşatılacak deneyimleri kısıtlıdır.
Mesela annesi ile özellikle erken yaşta bağlanma deneyimlerinde belli eksiklikleri varsa, annesi yeterince o sıcaklığı göstermediyse, güveni vermediyse ya da ihmal ettiyse içeride bir boşluk duygusu oluşacaktır.
Bu boşluk duygusu daha sonraki yaşlarda da başka ilişkilerle birlikte telafi edilmediyse, o boşluk duygusu bir şekilde doldurulmadıysa ve kişi de bunları kendi içinde çözümlemediyse, ölümü düşünmek ekstra korkutucu gelecektir.
Bunu şuna benzetebiliriz;
Annesi ile kaygılı bağlanma stili ile bir ilişki kurmuş olan kaygılı çocuklar vardır.
Annesine sürekli yapışmak ister ve korktuğu zaman annesini sürekli yanında hisseder.
Annesi orada olduğunda kendini güvende hisseder.
Bu gibi durumlarda aslında anne kendi yokken de çocuğunun güvende olabileceğini ona yeterince hissettiremiyordur.
Kendisi de muhtemelen kaygılıdır.
Bu gibi nedenlerden dolayı böyle bir bağlanma ilişkisi oluşur.
Bu çocuk annesinden uzak kaldığında oldukça kaygılanır, kendini huzursuz hisseder.
Bu çocuğun yetişkinlik yaşına geldiğini ve tüm bu bilinç dışı yükle birlikte ölüm konusunu düşündüğünü varsayalım.
Ölümün kendisi bir kopuş, bir uzaklaşış.
Dolayısıyla ölüm korkusu bu noktada eğer bu bağlanma sorunlarıyla, yaralarıyla birleşirse gerçekten rahatsız edici bir ölüm anksiyetesine dönüşebilir.
Çünkü yalnız kalma olasılığı doğrudan bu yaraları tetikleyen bir konudur.
4. Aşırı Sorumluluk Duygusu ve Geride Kalanları Kurban gibi Görmek
Ölüm korkusunun diğer bir önemli nedeni de geride kalacak kişileri bir kurban gibi görmek ve aşırı sorumluluk duygusu içinde olmaktır.
Bazı aile yapılarında bir kişi aileyi çekip çeviren, sorumluluk alan, daha mantıklı, daha rasyonel, iş bitirici, sorun çözücü tarzda birisidir.
Böyle birisi aile içinde gerçekten el üstünde tutulur.
Bir sıkıntı olduğunda, bir problem olduğunda bu kişiye danışılır ve bu kişi de belki birçok kişinin sorumluluğunu da alır.
Hatta bu kendini feda etmeye kadar da varabilir.
Bu kişiler fedakarlık tarafı yüksek kişilerdir.
Bu kendilerine bir yük de olabilir. Bu işin ayrı bir kısmı.
Böyle bir yapıda olan birini düşündüğümüzde eğer bu kişi geride kalanları bir kurban gibi düşünürse ölümden korkma durumu içine girebilir.
”Ben ölürsem çocuklarım ne yapar? Eşim ne yapar? Annem, babam ne yapar? Kardeşlerim ne yapar? ”
Özellikle de sorunlu bazı kişiler varsa ‘’Ben olmazsam başa çıkamazlar.” gibi bir korku gelebilir.
Burada kişinin kendisi bilinçdışı düzeyde ihtiyaç duyuluyor olma halinden de beslenir ve kendi üzerinde bir görev, bir misyon gibi görür.
Bu onu aslında daha iyi de hissettirir. Bu da işin ayrı bir kısmı.
Ölüm konusunu düşündüğümüzde tüm bu sistemi dağıtan, bozan bir unsurdur.
Dolayısıyla ölüm gerçeği bu dengeleri bozacağı için kişiyi ekstra kaygılandırabilir, rahatsız edebilir.
Halbuki gerçekçi bir şekilde baktığımızda genelde geride kalanların gayet iyi bir şekilde zaman içinde adapte olabildiğini de biliyoruz.
Çünkü insan güçlü bir varlıktır.
Bir şekilde her tür duruma uyum sağlayabiliyor.
Ama bu sistem içinde fedakar olmaya, diğerlerinin sorumluluğunu aşırı şekilde almaya çalışan, bir kurtarıcı gibi yaklaşan birisi yakınlarının kendi içindeki potansiyelini de bir noktadan sonra görememeye başlar.
Kendi üzerine aldığı bu aşırı sorumluluk bir noktada ortadan kalkar korkusunu eğer kendi içinde hissederse ve bunu ölüm korkusu ile birleştirirse o zaman ölüm gerçeği kendisi için rahatsız edici bir noktaya varabilir.
5. Kurban Psikolojisi
Ölüm korkusunun diğer bir nedeni de; kişinin kendisini kurban gibi görmesidir.
Burada kendini güçlü gibi görmenin tam zıttından bahsediyoruz.
Kişi kendini yetersiz, aciz, eksik, özgüvensiz birisi olarak görüyorsa,
”Ben karşılaştığım durumlarla başa çıkamam. Üstesinden gelemem. Yetersiz birisiyim. Hassas birisiyim.” diye kendine bakan birisi,
Kendini mağdur, kurban gibi gören birisi,
”Ben mutluluğumun Sorumluluğunu taşıyamam. Mevcut koşullar İyi olmalı. İyi kişiler hayatıma girmeli. Ancak o zaman mutlu olurum.” tarzda daha mağdur psikolojisi ile yaklaşan birisi de ölüm konusunu düşündüğünde ekstra korkabilir.
Çünkü kişi, “Bu durumla başa çıkamam Üstesinden gelemem.’’ diye düşünebilir.
Mesela hastalanma ya da ölünce, “O ölüm anında gelecek acılarla başa çıkamam, o heyecanı, o hisleri kaldıramam.’’ düşüncesi kurban psikolojisinde olan birisini ekstra rahatsız eder.
Bu kişilerin önemli bir özelliği de belirsizliği tolere edememeleridir.
O kurban psikolojisi ile birlikte “Her şey net olsun, çünkü ben başa çıkamam, üstesinden gelemem. Eğer net olursa bir şekilde kendimi adapte edebilirim.’’ diye bir beklenti içinde olduklarından dolayı o belirsizlik hali, o çaresizlik hissi kendileri için ekstra korkutucu hale gelir.
6. Acı Çekme, Cezalandırılma ve Başa Çıkamama Korkusu
Ölüm korkusu yaşayan kişilerin önemli nedenlerinden birisi de; acı çekme, cezalandırılma korkusunun olmasıdır.
Özellikle cezalandırılma korkusunda eğer geçmişte suçluluk duyduğun bir şey yaptıysan,
Kendine baktığında kötü hissediyorsan,
Kendini ahlaklı birisi olarak görmüyorsan,
Belki birilerine fiziksel ya da duygusal olarak zarar verdiğini düşünüyorsan, bundan dolayı yoğun bir suçluluk hissin varsa ve bunu kaldıramıyorsan, üstesinden gelmekte zorlanıyorsan manevi inançlarınla da birlikte öteki dünyada cezalandırılacağına dair korkun olabilir.
“Ya acı çekerek acılı bir ölümle cezalandırılırsam?” gibi bir korku geliyorsa bu da ölüm konusunu ekstra hassas bir hale getirebilir.
Bu noktada da travma çalışmasında suçluluk duyulan olayları işleyip ele alma ihtiyacı vardır.
7. Bitmemiş Meseleler ve Vicdan Sorunu
Travma demişken travmaları da ayrı bir başlık olarak, ölüm korkusunun önemli bir nedeni olarak gösterebilirim.
Eğer ilişkilerinde belli sorunlar ve belli kırgınlıklar varsa o noktada bu kırgınlıklar, bu sorunlarla birlikte ölüyor olmak vicdan azabı çekmene neden olabilir.
Diyelim ki annenle ya da babanla ilişkinde ciddi sorunlar yaşadın.
Belli anlaşmazlıklar oldu, belli kırgınlıklar yaşadın ve araya mesafe girdi.
Hatta pek görüşmüyorsun.
Bu noktada bu sorunla alakalı ‘’Bu sorunu çözümlemeden bir nevi ölürsem eğer, gözüm açık gider.’’ gibi gelecek rahatsız edici hisler ölüm korkusu ile birleşebiliyor.
Bitmemiş meseleler gerçekleştirilmemiş hayaller gibi seni bir gölge gibi rahatsız eder.
O yüzden de böyle bir durumla karşılaşmamak için aslında ölüm gerçeği ile yüzleşmemek istersin.
Ama bir taraftan da o ilişkileri düzeltmek, geliştirmek için bir şey de yapmıyorsundur.
Hal böyle olunca ‘’Birden bir şey olacak öleceğim ve kaybedeceğim. Bu hayalimi gerçekleştiremeyeceğim.’’ korkusu içinde canlanırsa rahatsız olacaksındır.
Burada ölüm korkusu aslında sana bir işaret veriyor.
‘’Bir şeyler yap. Adım at, erteleme. Sonuçta hayat kısa. Bu kısa hayatı en aksiyonlu şekilde yaşamak önemli.’’ demeye çalışıyor.
Ama sen bu mesajı almayıp, bir şeyleri bastırıp, inkar etmeye devam ediyorsan o bitmemiş meseleler de devam edecek ve sana alttan alta huzursuzluk verecektir.
Özellikle yakınlarını kaybetme korkusunda bu bitmemiş meseleler konusunu görebiliyoruz.
O yüzden böyle bir korkun varsa buna da ekstra özen göstermen önemli.
8. Yakınlarındaki Ölüm Kaygısının Bulaşması
Korkuların bulaşıcı olduğunu düşünecek olursak anne-babanda eğer ölüm konusu ile alakalı ekstra bir kaygı varsa; onlar da kendi hayatlarında, daha önceki yaşamlarında bir şekilde kaygılı ve ölümle alakalı kayıpları yaşadıkları belli durumlar deneyimlemiş olabilirler.
Böyle olunca eğer onları gözlemlediğinde onlar da ölüm konusuna belli yakınlarına kaybettiklerinde büyük tepkiler, yüksek tepkiler verdilerse ve sen çocukken bunların bir çoğunu gözlenmediysen bu da senin kendi içinde bir kaygı olarak oturabilir.
Buraya kadar anlattığın nedenlere baktığında aslında yaşamla alakalı birçok şeyden bahsettiğimi görmüşsündür.
Temelde ölüm korkusu, yaşam içinde karşılaşmaktan çekindiğin, korktuğun, sana sıkıntı veren durumlarla yani yaşam korkusu ile bağlantılıdır.
Ölüm korkusunu yaşayan kişilerin çoğu yaşamın kendisine odaklanmak yerine ölüm gerçeğinin kendisine doğrudan odaklandığında asıl gerçekleri gözden kaçırıyorlar.
Halbuki ölüm korkusu, yaşamanı her anlamda zenginleştirme konusunda sana birçok çağrıda bulunuyor.
Hatta bu yüzden de uzakdoğu felsefelerinde özellikle mesela şöyle bir tavsiyede bulunulur:
“Her günü, o gün son gününüzmüş gibi yaşayın.’’
Eğer o günü son günün gibi yaşarsan onu maksimum kalitede ve keşkeleri minimuma indirerek yaşamaya çalışırsın.
Ölüm gerçeğinin farkında olup bunu yaşamı kısıtlayan kaygı kaynağı olarak görmek yerine, belli şeyleri ciddiye alıp önemseme fırsatı olarak gördüğünde o zaman bir şeyler çok daha anlamlı hale gelecektir.
Ölüm Korkusu Yaşıyorsan Nasıl Bir Yol İzleyebilirsin?
Bu konuda 3 aşamalı bir yöntem paylaştım.
Bu yöntemin ilkinde; öncelikle yaşadığın durum, mevcut yaşadığın ölüm korkusu yukarıda bahsettiğim 8 nedenle nasıl bağlantılı?
Bu nedenlerden hangileri senin yaşadığın durumla ilişkili olabilir?
Bu konu üzerinde kafa yorman gerekiyor.
Bunun için öncelikle bu nedenleri mesela tekrar okuyup, not alıp, bir liste çıkarıp, bu listedeki her maddeyi tek tek değerlendirmeni öneririm.
Şöyle bir gözlerini kapat ve düşün.
Bu maddeler ne durumda? Sana nasıl hissettiriyor?
Bedensel ve duygusal olarak neleri tetikliyor içinde?
Belli bir bağ, yakınlık kuruyor musun?
Eğer bu konuları paylaştığın, sana destek olmaya da çalışan belli yakınların varsa bu listeyi onlara da göster ve onların gözlemlerini de sor.
“Bu nedenlerden bazıları bende olabilir mi? Senin gözlemin var mı?’’ gibi.
Bu da faydalı bir geribildirim olabilir.
İkinci aşamada; eğer belli bir nedeni fark ettiysen, o nedene odaklanıp bunun senin hayatına kattığı pozitif şey ne olduğuna bak.
Daha önceki yazılarımda anlattığım Positum bakış açısıyla bakıp; ‘’Bu bana ne söylemeye çalışıyor? Ne anlatmaya çalışıyor? Burada nasıl bir fırsat var?’’ bu soruların üzerinde kafa yor.
Diyelim ki kurban psikolojisinde olduğunu fark ettin ve ölüm korkusu ile de bu doğrudan bağlantılı gibi görünüyor.
O zaman ölüm korkusu sana şunu diyor; ‘’Artık bir kurban gibi bakma. Sen bir mağdur değilsin. Kendi mutluluğunun sorumluluğunu alabilirsin. Hayatını zenginleştirme sorumluluğunu eline al. Hayatının iplerini eline al.’’
Bu durumu böyle yorumlayabilirsin.
Özetle burada ölüm korkusunun sana bir nevi bir şeyleri erkenden fark etme fırsatı veren değerli bir mesaj, bir işaret olduğunu görmekten bahsediyorum.
Mevcut durumu analiz ettin, fark ettin, oradaki mesajı aldın ve 3. aşamayla birlikte bunu uygulamaya dökmen gerekiyor.
O mesajı ete kemiğe büründürmen lazım.
O noktada sahip olduğun sorunun nedeni ne yse ona göre hareket edilecektir.
Eğer işlenmemiş travmalar varsa, bu işlenmemiş travmaları işlemeye yönelik kendi kendine ya da bir travma terapistinden destek alarak bir yol haritası çizebilirsin.
Eğer ilişkinde kırgınlık yaşadığın biri varsa o kişiye ulaşıp onunla o kırgınlıkları konuşup, bir şekilde tamir etmeye çalışman lazım.
Eğer yaşam kalitende bazı eksiklikler ya da bazı gerçekleştiremediğin, ertelediğin hayallerin varsa bu konularda bir yol haritası, bir plan yapıp küçük adımlarla yavaş yavaş uygulamaya başlaman lazım.
Daha önce anlattığım UYAN Yöntemi, bu üç aşamayı daha da verimli bir şekilde uygulamaya dökmen konusunda faydalı olacaktır.
Uzm. Psk. Cem Gümüş