Mutluluk aranıp bulunacak bir şey midir?
Kendinle başbaşa kaldığında, iç sesini dinlediğinde, yaptığın işlerde, ilişkilerinde mutlu ve memnun olma haline girmek istiyorsun belki de.
Belki de uzun süredir negatif hisler yaşamaya alışıksın ki en son ne zaman mutlu hissettiğini hatırlamakta zorlanıyorsun.
Belki de bir kurban gibi, mağdur gibi hissediyorsun.
Mutlu olman için diğerlerinin hatta dünyanın değişmesi gerektiğini, onların seni mutlu etmesi gerektiğini düşünüyor olabilirsin.
Ya da bir şeyleri değiştirmen gerektiğinin farkındasın.
Ama burada gözden kaçırılan bir şey var.
Mutluluk peşinde koştuğunda hiçbir zaman mutlu olamayacaksın.
Yazıda bu önemli konuya değindim, böylece mutluluk arayışının neden pek de gerçekçi olmadığını daha iyi anlayacaksın.
Mutluluğu bir hedef olarak belirlememek gerekiyor.
Çünkü hedef olarak koyduğunda “Ben şu anda mutsuzum ve bir şekilde mutlu olmam gerekiyor.” diyorsun.
Bu hedefin kendisi, var olduğun durumun pek de iyi olmadığını baştan kabullenmiş oluyorsun.
Böyle bir enerji veriyorsun.
Mutluluk sanki ufukta bir nokta gibi…
O noktayı görüyorsun, ulaşsan mutlu olacaksın. Bunun farkındasın.
O yolda ilerliyorsun.
O yolda ilerledikçe aslında mutluluğa ulaşamadığını, hareket etmene rağmen hala uzakta olduğunu görüyorsun.
Dolayısıyla mutluluğu hedef aldığın her seferde mutsuzlukla karşı karşıya kalıyorsun.
Mutlulukla ilgili beklentileri gerçekçi hale getirmek gerekiyor.
Mutluluk sürekli hissedilecek bir duygu değildir.
İnsan doğasına da aykırı.
İnsan doğasında mutluluk gibi pozitif hislerin yanında öfke, üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, suçluluk, utanç gibi belli duygular da var.
Bu duygular da aslında sana bazı şeyleri göstermeye, anlatmaya çalışır.
Mutluluğu bir hedef olarak gördüğünde diğer duyguları da yanlış, olmaması gereken, mutsuzluk kaynağı olarak görüyorsun.
Her ne olursa olsun mutluluk ulaşılacak bir şey değildir.
Fark edilecek bir şeydir.
Mutluluk diğer duygular gibi karşılanan ve karşılanmayan ihtiyaçlarınla alakalı ipuçları verir.
“O an ne yaptıysan aynı şekilde yapmaya devam et. Aynı yerlerde bulunmaya, aynı davranışlar içinde bulunmaya devam et.” diyen bir sestir.
Çok kıymetli bir sestir.
O yüzden de iyi olduğunu hissettiğin, güçlü olduğun yönlerini, sahip olduklarını fark ettiğinde zaten mutlu hissetmeye açıksın.
O duygu zaten kendiliğinden gelecektir.
Buna bir nevi şükretmek de diyebiliriz.
Şükrettiğinde sahip olduklarına ya da yaptığın şeylere yönelik memnun olma hali içine girersin.
Bunlardan dolayı mutlu olduğunu, iyi hissedebileceğini kendini telkin edersin.
Neredeyse tüm büyük dinlerde şükretmenin önemli olduğunu hep vurgulanır.
Güncel bilimsel çalışmalarda da sahip olduklarından dolayı bunları düşünmeye zaman ayıran ve şükreden kişilerin daha mutlu oldukları ve daha iyi hissettikleri görülmüş.
Dolayısıyla var olanı olduğu haliyle görmenin pozitif taraflarını ve iyi yaptıklarını fark etmek önemlidir.
“Zaten var, üzerinde düşünmem gerekiyor.” demeden bunu fark etmek…
İşte o anda zaten mutluluk duygusunu fark ediyorsun.
Peki ne oluyor da mutlu hissetmede bu kadar zorlanıyoruz?
Bizi mutluluk arayışına iten şey nedir?
Bunu anlamak için biraz duyguların doğasına girmen faydalı olabilir.
Çünkü duygulara nasıl baktığın da sorunun kendisini oluşturuyor.
Yukarıda da bahsettiğim gibi mutluluk ihtiyaçlarının ne kadar karşılandığını gösteren işarettir.
Mutluluk, neşe gibi olumlu duygulara odaklandık.
Diğer taraftan seni kötü hissettiren duygular da var.
Bu kötü hissettiren duygular aslında sana bir şeyler söylemeye çalışır.
Adına kötü duygular diyoruz.
“Bu kötü duygular olmasın, hep iyi hissedelim.” gibi beklenti oluyor.
Ama burada bu kullandığımız kavram ekstra bir sorun yaratıyor.
Mesela kendi kendine “Öfke hissetmeyeyim.” diyorsun.
Ama öfke hissediyorsan haksızlığa uğramış olabilirsin ya da böyle olduğunu düşünüyorsun. “Hakkını ara, bir şeyler yap.” gibi sinyal geliyor.
Ya da “Kaygı hissetmeyeyim, bu kötü bir duygu.” diyorsun ama kaygı sana “Ortada bir tehlike olabilir, önlem al.” diyen bir sestir.
Diyelim ki üzüntü hissetmen seni mutsuz ediyor.
Ama üzüntü sana senin için önemli olan bir şeyleri kaybettiğini, kaybetmekle karşı karşıya olduğunu ya da kaybettiğinde ne olacağını sana hissettiren bir duygudur.
Üzüntü hissi senin için neyin değerli olduğunu sana gösteren kıymetli bir işaret.
Bu işaretlere kötü diyebilir miyiz?
Her birinin bir işlevi var.
Bu duygular ihtiyaçlarının karşılanması konusunda uyanık olmanı ve ciddiye almanı sağlar.
Diyelim ki ilişkinde hayal kırıklığına uğradın, isteklerini yeterince ifade etmediğin için ve bir taraftan da anlaşılmadığın için ilişkiye ait hissetmiyorsun.
Bu durumla birlikte gelen öfke, üzüntü, hayal kırıklığı sana “Açık ol, bir şeyleri ifade et.” der.
Eğer sen bunları yapmazsan “mutsuz duygular” gelmeye devam eder.
Bu işaretlere kötü dediğimizde şöyle bir durum içine girmiş oluyoruz;
Bunlar sorun, kusur, eksikliktir.
Hatta bunlar bozukluktur.
Ben de kaygı varsa kaygı bozukluğu da vardır.
Yeri geldiğinde öfkeleniyorsam bende kişilik bozukluğu vardır.
Üzüntü hissediyorsam, arada çökkünlük duygularım oluyorsa kesin depresyondayımdır. gibi
Birçok kişi tanı kriterleriyle meşgul oluyor.
O zaman da “Bu duygular kötüdür ve bunların ortadan kaldırılması lazım.” düşüncesiyle bakıyorsun.
Bunu psikolojik güçlüklere hastalık demenin neden doğru olmadığını anlattığım yazımda anlatmıştım.
Dolayısıyla etiketlemeyle birlikte kendini ve diğerlerini var olduğu gibi kabul etmemiş oluyorsun.
Oradaki eşlik eden ihtiyaçların farkında olmuyorsun.
Bir şekilde mutluluğu hedefleyerek, belli beklentilerle kendini mutlu etmeye çalışıyorsun.
Ama zaten bu şekilde mutsuzluk halini yaratmış oluyorsun.
Sahip olduklarını görmüyorsun.
Bu da seni bambaşka sonuçlara götürüyor.
Mutlu olmayı amaçlamayacak mıyız?
Hiçbir şey için çaba göstermeyecek miyiz?
“Sadece şükredelim zaten mutluyum. Ekstra bir şey yapmaya gerek yok.” mu diyeceğiz?
Sorunlarımızı çözmeye çalışmak kötü bir şey mi? diye düşünüyor olabilirsin.
Bu noktada şunu söyleyebilirim;
Belirli hedeflerin olabilir.
Maddi olarak işini, belli becerilerini geliştirmek isteyebilirsin, ilişkilerinin daha kaliteli hale gelmesini arzu edebilirsin.
Birçok şeyi hayal edip bunlar için çaba gösterebilirsin.
Bir farkla…
Bu konularda adım atıyorken zaten var olduğun halinle mutlu olabileceğin şeylere sahip olduğunu, güçlü özelliklerin ve kaynakların olduğunu fark etmen lazım.
“Hiç öyle özelliklerim yok.” diyebilirsin belki ama bunu diyen çoğu kişide çoğu zaman kaçırılan noktaların olduğunu görüyoruz.
Bu noktada belli hedefler doğrultusunda hareket etmek seni mutlu etmek için değil, hayatını daha da zenginleştirmek, kaliteli hale getirmek, potansiyelini ortaya çıkarmak, memnuniyet hissini yaşadığın alanları artırabilmek daha doğrusu bunları kolaylaştırabilmek için diyebilirim.
Belli amaçlar doğrultusunda hareket ederken, kendi kişisel gelişim sürecindeki belli sorunlar doğrultusunda olgunlaşmaya, hayatı daha çok öğrenmeye çalışırken de memnuniyet ve mutluluk hislerini aynı zamanda bu sürece yedirebilirsin.
Bunun için dikkat etmen gereken birçok şeyden bahsedebilirim.
1. İhtiyaçlarının ve Duygularının Farkında Ol
Bu yolda özellikle kararlılıkla devam etmek önemlidir.
Kararlılıkla devam ederken de ihtiyaçlarının ne derece karşılandığı, hangi duyguların eşlik ettiği ve duyguların mesajlarını ne derece alabildiğin konularında uyanık olman lazım.
Kendini takip etmen gerekli.
2. Kendini Takdir Et
Bunları yaparken sahip olduğun güçlü özellikleri fark et ve çabalarını takdir et.
Çünkü kolay bir şey yapmıyorsun.
Bunlar üzerinde kafa yormak, bu yolda ilerlemek gerçekten kolay bir şey değil.
Belki azimli olman, ilişkilerde dürüst olman, özverili ve kararlı olman, sahip olduğun entelektüel düzeyi, rasyonel düşünme kapasiteni, empatik olma gibi belli özelliklerin var.
Bu özelliklerini fark et ve bunlar doğrultusunda hareket ettiğini kendine göster.
Çabaların için de kendini takdir et.
3. Dışarıdan Gelen Takdirleri Kabul Et
Dışarıdan gelen takdirler konusunda da uyanık ol.
Kişi çoğu zaman mutluluk peşinde koşarken sadece hedefe odaklandığı için o yolda elde ettiği güzellikleri fark edemeyebilir.
Bir başkası bunu fark edip seni onaylayıp takdir ettiğinde bu onayları da al.
“O kadar da büyütülecek bir şey yok.” demek yerine teşekkür et ve karşıla.
“Dışarıdan da eğer belli gelişmeler görülüyorsa gerçekten de iyi yoldayım.” diye kendini takdir etmen önemli.
Çünkü içsel ya da dışsal olarak kendini takdir etmediğinde, motive etmediğinde, var olduğun halden memnun olma konusunda farkındalığını yükseltmediğinde mutsuzluk seni bir gölge gibi takip edecektir.
Alex Trebek’in bir sözüyle bu yazımı bitireyim;
“Mutluluğun formülü isteklerine ulaşmak değil; ulaştıklarını istemektir.”
Uzm. Psk. Cem Gümüş