Başarısızlığı kabul ederek özgüvenli olabilir misin?
Eğer özgüvenle alakalı bazı sorunların varsa muhtemelen başarısız olma hali senin için çok rahatsız edici bir şey ve bu da özgüvensizlik hissini pekiştirir.
Seninle bu yazıda başarısızlık hissi ile özgüvensizlik arasındaki ilişkiyi detayla bir şekilde ele alacağım.
Böylece ikisi arasındaki ilişkiyi öğrenerek kendine bakış açın değişebilir ve özgüven konusunda kendini biraz daha iyi hissetmen mümkün olabilir.
Yeterli, güçlü ve başarılı olma ihtiyacı en temel psikolojik ihtiyaçlardandır.
Bu ihtiyaçları karşılama konusundaki en büyük engel de başarısızlık konusundaki sahip olduğun felsefe ve bakış açısıdır.
Başarısız olma halini kalıcı bir şey olarak gördüğünde, kendi kişiliğinin bir parçası olarak gördüğünde o zaman kronik bir stres yaşıyorsun ve genel anlamda mutsuz bir durum içine giriyorsun, diyebilirim.
Bu şekilde de kendine yönelik güvenin, özgüvenin azalıyor.
Güç ve başarı ihtiyacını aslında bir zamanlar kusursuz bir şekilde karşılıyordun. Hatırlıyor musun?
Muhtemelen direkt hatırlayamayacaksın çünkü baya eskiye gitmeni isteyeceğim.
Bir yaşında olan ve yürümeyi öğrenen bir çocuğu düşünelim.
Yürümeyi öğrenirken defalarca düşer kalkar.
Her düşüp kalkması başarısızlık olmasına rağmen çocuğa baktığımda, çocuğun moralinin pek de bozulmadığını, yere düştüğü zaman bunu normal karşıladığını görürsün.
(Bu örnekte, kaygılı olan, aşırı korumacı bir anne-babasının olmadığını varsayıyorum çünkü böyle bir anne-baba kaygılarını çocuğa da bulaştırır.)
Çocuk her defasında onlarca, yüzlerce kez bunu denediğin için düşüp kalktıkça bedenindeki kaslar kuvvetlenmeye başlar.
Kaslar kuvvetlendikçe, koordinasyon becerisi geliştikçe yürümeyi eninde sonunda öğrenir.
Mesela şöyle bir şey görmezsin, muhtemelen çocuğun da aklından geçmez; “Bir kere denedim, iki kere denedim, üç kere denedim hala düşüyorum. Ayakta bile duramıyorum ama diğer insanlara baktığımda herkesin rahatça yürüdüğünü görüyorum. Galiba ben yürüyemeyeceğim, beceremeyeceğim. Büyüdüğümde de yürüyemeyen biri olarak yaşamımı sürdüreceğim.” gibi bir kaygı içine hiçbir çocuk girmez.
Dolayısıyla çocuklardan öğrenebileceğimiz çok şey var. Daha doğrusu hatırlayacağımız çok şey var.
Sen de bir zamanlar bu başarı felsefesine sahiptin ama bir noktadan sonra özgüveninde belli kırılmalar oldu ve başarısızlık konusunda negatif hisler içine girmeye başladın.
Bu kırılma noktasıyla birlikte belirli negatif düşünceler içine girmeye başlarsın.
Çocuk halin artık büyümeye başladıkça böyle negatif düşünceler edinmeye başlarsın çünkü hayat daha karışık hale gelmeye başlar, diğerlerinin senden beklentileri artar, daha farklı ortamlara girersin.
Dolayısıyla seni başarısız hissettirecek durumlarla karşı karşıya kalırsın.
O noktada da başarıya bakış açın konusunda sana zarar veren, seni sabote eden belli düşünceler, bilinçdışı kararlar içine girdikçe kısır döngü halinde özgüvensiz bir kişilik yapısı oluşturmaya başlarsın.
Peki başarı konusunda seni kısıtlayan negatif, bilinçdışı düşünceler neler oluyor?
Zaman içinde çocuk halinin öğrendiği ve özgüvensizliğe kaynaklık eden düşünceler neler?
Birkaç örnek vereyim;
Asla hata yapmamalıyım
Her şeyi tamamen doğru, kusursuz bir şekilde yapmalıyım
Eğer belli hatalarım varsa bu benim başarısız, yetersiz biri olduğumu gösterir
Diğerlerini sürekli memnun etmeliyim, memnun edemiyorsam ben de yetersizlik vardır
Sürekli onaylanmalıyım, takdir edilmeliyim
Eğer eleştiriliyorsam bu benim gerçekten de başarısız, yetersiz, kusursuz olduğumu gösterir, bundan dolayı da kötü hissediyorum
Eğer bir şeyi birkaç kez beceremiyorsam, bunu ne kadar denersem deneyeyim, olmayacak anlamına gelir.
Başarısız olursam insanlar beni sevmez, değersiz biri olurum
Eğer bu gibi düşünceler sana tanıdık geliyorsa muhtemelen geçmişte irili ufaklı travmalar yaşadın.
Yaşadığın bu travmalarla birlikte yukarıda seninle paylaştığım negatif düşünceleri bilinçdışına kaydetmeye başlarsın.
Bu travmaları annenle, babanla, arkadaşlarınla, öğretmenlerinle ve diğer insanlarla kurduğun etkileşimlerle birlikte edinirsin.
Bu kişilerle olan etkileşimlerinde,
Eğer yargılandıysan,
Küçük düşürüldüysen,
Sadece eksikliklere odaklanılıp pozitif noktalar görülmediyse ya da var olan pozitif noktalar önemsizleştirildiyse,
İhtiyaç duymadığın halde sanki sen düşünmeyecekmişsin gibi annen, baban sana sürekli öğütler veriyorlarsa, uyarılarda bulunuyorsa -bunlar gizli eleştirilerdir-
Bu gibi irili ufaklı travmalarla, olumsuz deneyimlerle birlikte belirli negatif düşünceleri içselleştirmeye başlarsın.
Belki biri sana doğrudan bunları öğretmiyordur ama sen içten içe “Böyle söylendiğine göre demek ki hiç hata yapmamalıyım, kusursuz olmalıyım. Eğer zorluk yaşıyorsam bu benim başarısız olduğumu gösterir.” gibi negatif bilinçdışı kararlar almaya başlarsın.
Bunları farkında olmadan almaya başlarsın.
Bir noktadan sonra da bu kararları nereden öğrendiğini de unutursun.
Unuttuğun için de bunları daha sonra değiştirme şansın kalmamaya başlıyor.
Özetle, bu kararları yaşadığın travmalarla, deneyimlerle birlikte sonradan öğrenirsin.
Bunları sonradan öğrendiğin için de bunların sonradan değişebileceğini söyleyebilirim.
Bu noktada çözüm; bilinçdışı kararları fark etmek, bunların farkına varmak ve bunları yeniden dönüştürmek.
Hatta sonradan öğrenmek değil de sonradan hatırlamak desek daha doğru olur çünkü senin içindeki küçük çocuk tarafın başarı konusunda, yeterli hissetme konusunda işin doğrusunu biliyor.
Doğru felsefeler aslında senin içinde depolanmış halde ama bunları hatırlamıyorsun.
Mesela o içindeki çocuk tarafın eğer şu anda başarı felsefesi konusunda konuşuyor olsaydı neler söylerdi?
Özgüven ve başarılı hissetmen konusunda hangi düşünceler daha gerçektir?
Bunlara birkaç örnek vereyim:
Hata yapabilirim
Belirli kusurlarım olabilir ama hatalarımı öğrenebilirim, kendimi geliştirebilirim
Yaşadığım başarısızlıklar benim için birer geri bildirim, nerelerde sıkıntı olduğunu, eksik olduğunu bana gösteren işaretler. Dolayısıyla da bu işaretleri görüp bu konularda adım attığımda kendimi geliştiriyorum, büyütüyorum, olgunlaştırıyorum
Kendimi geliştiriyor, güçlendiriyor olmak, tüm bunları yapıyor olmak kendi içinde bir başarı
Kusursuz olmak zorunda değilim
Diğerlerinden daha iyi olmak zorunda değilim
Bazıları benden daha iyi, daha yeterli olabilir; herkesin imkanları, kişilik yapıları, hayattan beklentileri farklı. Dolayısıyla buna yönelik olarak bazıları daha çok çaba gösteriyor olabilir ama ben de var olduğum halimle içime sinen şekilde, hedeflerim, hayallerim doğrultusunda ilerleyebilirim.
Yapabildiğim kadarını yapabilir, geliştirebildiğim kadarını geliştirebilirim ama zorlandığım noktalarda da var olanı olduğu halde kabul edebilirim
Neyi elde ediyorsam olayım kendimi olduğum halimle yeterli hissedebilirim
Kendimi yeterli hissediyor olmak kendimi narsist gibi görmek değil, var olduğum halimle kendimi sevmek anlamına geliyor çünkü kendimi olduğum gibi sevdiğimde kafama koyduklarımı da yapabilirim, zorlandığımda da kendimi geliştirebilirim.
Tüm bunları yapabilmek; başarabileceğime, becerebileceğime yönelik var olduğum halimle kendime inanmayı gösterir
Bu cümleler kulağa hoş gelebilir, mantıklı gelebilir.
Belki sen de bunları daha önce düşündün ya da çevrendeki insanlar benzerlerini söyledi
Bu noktada; “Anlıyorum ama bu şekilde düşünemiyorum, içimden gelmiyor, böyle hareket edemiyorum.” şeklinde bir zorluk yaşıyorsan muhtemelen negatif düşüncelerinin arkasındaki o yaşadığın irili ufaklı travmalar, yaşadığın deneyimler enerji yüklü ve sindirilmeye ihtiyaç duyuyor demektir.
Daha gerçekçi düşünceleri sindirebilmek için en etkili yol, negatif düşüncelerin kaynağındaki olayların birkaçına geri dönüp bir nevi travma temizliği, bilinçdışı çalışması yapmak gerekiyordur.
Bunun için benim de kullandığım EMDR terapisini tavsiye ederim.
Bu konuyla ilgili görüşlerini aşağıdaki yorumlarda paylaşabilirsin.
Uzm. Psk. Cem Gümüş