Muhtemelen bu soru senin de aklını kurcalıyor.
Bu sorunları uzun süredir yaşıyorsan, o yaşadığın çarpıntı, terleme, titreme hali oldukça rahatsız edici düzeylere çıktığından dolayı “Acaba bana bir zararı var mıdır? Panik atak tehlikeli mi? Panik atak kalbe zarar verir mi? diye düşünmen gayet doğal.
Bu düşünceyle birlikte panik atak döngüsünü kısır döngü haline getiren korkuların giderek bu sorunu besliyor ve kısır döngü haline giriyorsun.
O yüzden bedenine zararı olup olmadığı konusunda kafanın rahatlaması panik atak, panik bozukluk sorununu çözümlemen açısından büyük bir adım olacak.
Panik atak dizisindeki diğer yazılarda da değindiğim gibi eğer bu tür sorunun varsa öncelikle bir doktora gidip gerekli tüm tetkikleri yaptırman gerekiyor ve bu yaşadığın bedensel hislerin sağlığınla alakalı olmadığını teyit etmen gerekiyor.
Eğer böyle bir adım atmadıysan ilk olarak bunu yapman gerekiyor.
Doktora gittin ve doktor sana, sağlığınla alakalı bir sıkıntının olmadığını, rahat olman gerektiğini, kaygılanman gereken ve ekstra önlem alman gereken bir durum olmadığını söylediyse o noktada sana panik atakların bedenine bir zarar vermeyeceğini söyleyebilirim.
Düşündüğün anlamda bir zarar görmeyeceksin.
Şu an kafanda bazı soru işaretleri olabilir, bu gayet doğal. Bunların ince noktalarını da bu yazıda anlatacağım.
Bazı hastalıklarda tabi ki ruhsal anlamda, stres anlamında daha rahat olman gerekiyor.
Söz gelimi bir kalp rahatsızlığın varsa heyecan, stres durumunu belli bir düzeyde tutman lazım. Bu dalgalanmaların, kalbindeki hızlanmaların bir zararı olabilir. Ama zaten doktora gittiğini ve doktorun herhangi bir sorununun olmadığı söylediğini varsayıyoruz.
O yüzden bedenindeki bu hislerin yükselmesinin aslında senin düşündüğün anlamda bedenine bir zararı olmayacak. Bundan dolayı ekstra kaygılanmanın gereği yok. Bunu kendine hatırlatman çok önemli.
Hatta gittiğinde doktoruna da özel olarak bunu sorman faydalı olabilir çünkü doktor ziyaretlerinde hem hasta aklındakileri sormadığı için hem de kısa tutulduğu için yeterince bilgilendirme yapılmayabiliyor.
Bedenindeki bu değişikliklerin son derece doğal olduğundan önceki yazılarımda bahsetmiştim.
Yani çarpıntı, terleme, titreme, baş dönmesi, karın ağrısı, nefes alıp vermede güçlük gibi sorunların son derece doğal, normal ve sağlıklı bedenlerde olduğunu paylaşmıştım.
Bu enteresan bir bilgidir.
Yani korku mekanizması devreye girdiğinde, herhangi bir tehlike olduğunu düşündüğünde bedeninde bu gibi değişikliklerin olması son derece doğaldır.
Bu değişiklikler oluyorsa bedenin sağlıklı bir şekilde çalışıyor demektir.
Bedenindeki bu değişikliklerden dolayı kaygılanmaman tam tersi sevinmen gerekiyor.
Çünkü bedenin tehlike karşısında gerekli önlemleri almak için hızlı bir reaksiyon gösterebiliyor anlamına geliyor.
Bunu, arabayı devirli şekilde kullanmakla karşılaştırabiliriz.
Araba kullananlar ne dediğimi daha iyi anlayacaklar; arabayı daha hızlı sürebilmek için gaza daha çok basmak gerekir, yüksek vitese geçmek gerekir ve bir noktadan sonra daha da hızlı gitmek için yine gaza daha çok basmak gerekiyor ve o sırada da motorun devri artmaya başlıyor.
Peki bu artan motor devrinin motora bir zararı var mıdır?
Aslında yoktur.
Sürücü bunu bir şekilde arabaya göre dengeler.
Bedenimizin de devirli bir şekilde kullanıldığında kendini ayarlayan bir mekanizması vardır.
Bu bedensel değişiklikler, çarpıntı, titreme, terleme, nefes alıp vermede güçlük gibi sorunlar yükselir ve alçalır.
Hatta bundan dolayı panik atakları sadece birkaç dakika yaşarsın.
Beden algıladığı olası tehlikeye karşı (bu zihinsel olarak da tetiklenebiliyor) reaksiyon verdiğinde bunu birkaç dakikayla sınırlandırıyor.
Birkaç dakikadan sonra o yükselen hisler rahatlıyor, tabii ki sıfıra varmayabilir bu kronik stresle alakalı bir durumdur.
Bu rahatlamanın, belli bir düzeye inmesinin nedeni dediğim gibi bedenin kendini dengelemesidir.
Bu dengelemeyi yaptığı için düşündüğün gibi bir zarar görmeyeceksin.
Yani kendi içinde beynin kendini dengeliyor.
Peki, panik atakların bedensel olarak bir zararı olmayabileceği konusu biraz daha içine sinmiş olabilir ama aklına şu da takılmış olabilir;
“Tamam bedenime bir zararı yok, felç ya da kalp krizi geçirmeyeceğim ama ya aklıma zarar verirse, bu stres yükü fazla gelirse, beni bunaltıyor bunların sonucunda aklımı, kontrolümü yitirirsem, delirirsem, şizofreni olursam…”
Bu gibi korkuların olabilir.
Bu noktada da şunu söyleyebilirim ki, senin yaşadığın kaygı bozukluğu tarzı kaygı sorunlarıyla şizofreni (psikotik bozukluklar) birbirinden çok farklı alanlardadır.
Psikotik bozukluklar daha erken yaşlardan itibaren başlayan, çoğu zaman ergenlik dönemiyle birlikte kendini gösteren beyin hastalıklarıdır.
Yani psikotik bozukluklarda beyninde bazı yapısal anormallikler vardır.
Bu da herhangi bir stres nedeniyle gelişmez, zaten bir alt yapısı vardır
Dolayısıyla, “Acaba panik ataklar şizofreniye neden olur mu?” diye düşünüyorsan; cevabım: “Olmaz.”
Bu konuda rahat olabilirsin.
Peki, “Buraya kadar her şey güzel, daha rahat olmam gerekiyor bunu anlayabiliyorum ama ben bu sorunu uzun yıllardır yaşıyorum ya da uzun yıllar yaşarsam bu yaşadığım kronik stres, kronik gerginlik bağışıklık sistemimin direncini azaltır ve böylece başka hastalıklara daha açık hale gelir miyim?” diye endişeleniyorum diyorsan burada bir haklılık payının olduğunu söyleyebilirim.
Ama zaten bu noktada panik bozukluktan değil, kronik stresten bahsediyoruz.
Kronik stres gerginlik halinin gündelik hayatta birçok kez devam ettiği durumdur ve bunun altında bir sürü farklı neden vardır: maddi sorunlar, ilişki sorunları, kendi geçmişinle alakalı işlenmemiş sorunlar, özgüven, öfke sorunları, depresif ruh haliyle ilgili sorunlar gibi
Tüm bunlar kronik strestir. Eğer uzun süre de devam ediyorsa ki genelde bu tür sorunlar da kronik şekilde olur.
Bu sorunlar zaten senin bağışıklık sisteminin direncini azaltıyorlar, dolayısıyla kronik stres yaşıyorsan bu konuda da gereken önlemi alman, çözüm arayışına girmen gerekiyor.
Bu konuyu görmezden gelmemeni tavsiye ederim.
Genelde bedensel bir hastalığımız olduğunda yumurta kapıya dayanınca bir uzmana gidip destek almak isteriz. Sanki sadece o zaman gitmek uygun olurmuş gibi..
Halbuki gündelik hayatta psikolojik sorunlarda, belli duygusal güçlüklerde, özellikle ilişki sorunlarında olaylar daha da büyümeden, sıkıntı hisleri artmadan ya da uzun süre devam etmesine seyirci kalmadan gereken adımları atmak gerekir.
O zaman hem ruhsal hem bedensel olarak yaşam kaliten maksimum seviyede olacaktır ve hem psikolojik streslere karşı hem de fiziksel streslere karşı daha güçlü, dirençli olacaksın.
Özetle, panik atak, panik bozukluk sorunlarının sağlığına bir zararı yoktur ancak konforuna ve yaşam kalitene önemli ölçüde zararları vardır.
Dolayısıyla sağlıklı bir bedene sahip olan (doktordan teyit alarak ilk olarak) birinin panik ataklardan dolayı korkmaması ve panik atak kalbe zara verir mi? diye düşünmemesi gerekir ama rahatsızlık duyması gerekir.
Bu rahatsızlık da panik atak, panik bozukluk sorunları benim yaşam kalitemi azaltıyor, konforumu düşürüyor. Bu konuda bir şeyler yapmam, belki de bir uzmana gidip destek almam gerekiyor.” şeklinde motive olman faydalı olacaktır.
Sana da önerebileceğim şey, belki bu panik atak dizisi yazılarımı okuyabilirsin, oradaki bilgileri sindirip uygulamaya çalışabilirsin ama yine de zorlandığını, sıkıştığını hissediyorsan bu noktada klinik psikoloğa ya da psikiyatriste başvurarak panik atak, panik bozukluk konusunda gerekli psikoterapi desteği, gerekirse ilaç desteğini de ekleyerek çözüm arayışı içine girebilirsin.
Uzm. Psk. Cem Gümüş