Daha önemli soru “Anne-babamın bana vermediği sevgiyi ben de kendime vermemeye devam ediyor muyum?”
Eğer cevabın evet ise sevgi yoksunluğu hissediyorsundur.
O zaman tabii ki sana sevilebilir olduğunu hissettirmesi için başkalarına yapışırsın.
Başkalarının olduğu bu listenin başında da eşin ya da evli değilsen partnerin olacaktır.
Anne-babanın yeterince ya da hiç vermediği sevgiyi tamamen eşinden beklememelisin.
Eğer böyle bir durumdaysan hem iç dünyanda hem de ilişkilerinde ciddi sıkıntılar yaşayacaksın.
Bunlar ne gibi sıkıntılar?
Çok yalnız, çaresiz, yetersiz, değersiz hissedebilirsin.
Kırılgan, duygusal, yapışkan, ilgi bağımlısı, alıngan olduğundan yakınılabilir.
Bu sana çok sinir bozucu geliyor.
“Çok şey mi istiyorum! Tabii ki sevilmek, değer verilmek istiyorum. Bunu istiyorum diye bende mi yani problem?” deyip bu yazıyı okurken beni de anlayışsız olarak görebilirsin.
Burada mesele bağ kurma-sevgi-saygı ihtiyacında değil.
Bu ihtiyaçların karşılanmasını tabii ki beklemelisin.
Ben de hayatımın her alanında bu ihtiyaçlarımı önemsiyorum.
Mesele bu ihtiyaçların nasıl karşılandığıyla alakalı…
4 basamaklı Uyan yönteminde de anlattığım gibi her şeyin temelinde ihtiyaçlarımızın karşılanması yatıyor.
İhtiyaçlarımız karşılanıyorsa iyi hissederiz, karşılanmıyorsa kötü hissederiz ve sorunlar yaşarız.
İnsan tüm ihtiyaçlarını tamamen kendi kendine karşılayamaz.
Sosyal bir canlı olarak bağ kurmaya, başka insanlarla etkileşime girmeye, alışveriş yapmaya, desteklenmeye ihtiyacımız var.
Özellikle de çocukluk döneminde diğerlerine ihtiyaç maksimum seviyededir.
Çocukken bizim düşünebileceğimizin ve isteyebileceğimizin ötesinde desteklenmeye, bakılmaya ihtiyaç duyarız.
Maddi-manevi olarak bize bakım verenlere yani ebeveynlere bağımlıyızdır.
Eğer ebeveynler yerine başka birileri bu sorumluluğu üstlendilerse ebeveyn yerine onları düşünerek yazıyı okuyabilirsin.
Bağımlı olduğumuz şeylerden birisi de sevilme ihtiyacıdır.
Buraya özellikle dikkat et çünkü birazdan yakın ilişkilere bağlayacağım.
Çocukken “Ben sevilebilir, değerli, iyi birisiyim.” diyebilmemizi sağlayacak en önemli kişiler anne ve babalarımızdır.
Onlara bağımlı olduğumuz ve düşüncelerini önemsediğimiz için sevgi ihtiyacımızı özellikle onlardan karşılamak isteriz.
Eğer bize bunu dolu dolu hissettirebilirlerse güvende hissederiz, güvenli bağlanma ilişkisi olur.
Hayata özgüvenli şekilde daha iyi hazırlanırız.
Özetle, ebeveynlerimizin esas sorumluluğu hayata yetersiz olarak başlayan bizleri hayata hazırlayacak şekilde bakım vermeleri, duygusal ihtiyaçlarımızı karşılamaları ve kişisel gelişimimize destek olmalarıdır.
Peki yetişkin olduğumuzda onların bu sorumlulukları devam eder mi?
İdeal koşullarda hayır.
Bakıma muhtaç, çok özel bir durumun yoksa artık anne-babanın yetişkin çocuklarına aynen çocukluktaki gibi bir bakım verme sorumluluğu yoktur.
Yetişkin olunca bize düşen şey sorumluluk almaktır.
Özellikle de kendi sorumluluğumuzu…
Sevgi ihtiyacının karşılanması da bunlara dahildir.
Bu söylediklerim bazılarına çok acımasız, kuru ve teorik gelebilir.
Bu kişiler kurban, mağdur pozisyonunda kalıp kişisel sorumluluk alma konusunda isteksiz olabilir.
Bazıları için bu anlattıklarım anlaşılır bile gelmeyebilir.
Bu durumda hem kendileri acı çekiyor hem de ilişkide oldukları kişiler acı çekiyor.
Eğer az ya da çok, çocuksu şekilde sadece dışarıdan sevgi ihtiyaçlarının karşılanmasını talep etme moduna giriyorsan bu yazıda anlattıklarıma özellikle dikkatini vermeni öneririm.
Eğer içten içe kendine sevgi-saygı duyamıyorsan ya da duymak istemiyorsan o zaman tabii ki bu ihtiyaçları dışarıdan doyurmak istersin çünkü ihtiyaçlar doyurulmak ister.
Anne-babandan hep istedin, bu konuları belki içine attın, belki zaman zaman dile getirdin, tartıştın ama anne-babanın ihtiyaç duyduğun yoğunlukta sevgiyi hissettiremediğini gördün.
Sonra “Mademki onlardan bu sevgi açlığımı doyuramıyorum, o zaman eşim-partnerim bu açlığımı doyursun.’’ diye beklersin.
Ama bu sefer de karşı tarafın da bu konuda sorunları olduğunu görürsün.
İlişkinin ilk aşamalarındaki yoğun ilgi ve şefkat döneminde herkes hayatından memnun gibidir.
Flört döneminde sorunlar ve beklenti uyumsuzlukları pek dile getirilmez, görmezden gelinir, anın tadı çıkarılır.
Her iki taraf ilişkinin sağlamlaştığını fark edene kadar…
O zaman sen de, eşin de kendi isteklerinin daha çok arkasında durur.
Bilinç dışı kalıplar daha çok devreye girince arızalar çıkmaya başlar.
Anne-babanın açtığı ve daha sonra senin kendi iç dünyanda da doldurmadığın sevgi açlığını eşinin doldurmasını talep edersin.
Onun yetmediği ya da kendi alanına da yönelmek istediği anları kabullenmek zor olur ve bu sefer de tartışmalar, kırgınlıklar oluşmaya başlar.
Kaçıngan barışçı ve yapışkan savaşçı ilişki pozisyonlarını yaşarsınız.
Dolayısıyla anne-baban kaynaklı sevgi açlığı konusunda öncelikle senin yapman gereken şeyler var.
Kendi sorumluluğunu almadığında ilişkiye yükler eklenir ve bu da başka sorunlara neden olur.
Bu yazımda bunun kökenini, etkilerini tanımlamış oldum.
Bu yazıdaki anlattıklarımla ilgili ne düşünüyorsun? Katıldığın ya da katılmadığın noktaları gerekçeleriyle birlikte yorumlara yazarsan sevinirim.
Daha da açmam gereken yerler fark edersem başka bir yazı konusu planlayabilirim.
Kendine iyi bak. Kendine iyi bakmak sevgi ihtiyacını karşılamanın önemli yollarından birisidir.
Uzm. Psk. Cem Gümüş
3 Responses
Kendimi kurban ve mağdur ve bazen kurtarıcı durumlarında bulduğum, gördüğüm oluyor.
Şu bir gerçek ki kişisel sorumluluk alma konusunda hiç isteksiz hissetmedim. Burada benim açımdan bir çelişki ortaya çıktı. Biraz açabilir misiniz?
Kitabım gelmedi ödemeyi yaptım ama
destek@cemgumus.com adresine eposta ile ulaşabilirsiniz.