Kaygı gibi diğer tüm duygularında, karşılanmayan ihtiyaçlarını karşılaman için sana yardımcı olmaya çalışır.
Ama psikolojik uyku halindeysen onların yardım çığlıklarını görmezden gelebilir ya da uyumsuz davranabilirsin.
Kaygı sorunları yaşayan kişiler neden bu kadar kaygılı olduğunu anlayamayabiliyorlar.
Belki sen de kaygı sorunların üzerinde kafa yormana rağmen nedenini bir türlü bulamıyorsun ya da bulduğun cevaplar yeterli gelmiyor.
O yüzden de “Bende kaygı bozukluğu, anksiyete bozukluğu hastalığı var ne yapayım yapısal bir problem.” deyip işin içinden çıkmamalısın.
Kaygı sorunlarının arkasında olduğunu gözlemlediğim ön plana gelen 4 tane psikolojik tehdit var.
Bu tehditlerin her birini bir videoda işledim. Bu yazıda da bunlardan ilkini anlattım. Böylece mevcut durumunu daha iyi analiz edip bir çıkış yolu bulma işini kolaylaştırabilirsin.
Eğer ortada bariz ve kafaya takacak bir tehdit yoksa hatta senin yerinde olsa birçoğunun şükredeceği bir hayatın varsa, ben neden hala kaygılanıyorum? diye düşünebilirsin.
Bunun cevabı özellikle de bilinç dışı düzeydeki psikolojik tehdit algısındadır.
Kronikleşmiş ve rahatsız edici bir kaygı sorunun varsa ön plana gelen 4 tane psikolojik tehdite takılmış olabilirsin.
- Yalnız kalmak
- Güçsüz olmak
- Zarar görmek
- Mutsuz olmak
Yalnız Kalma Tehlikesi:
İnsanlarla bağ kurmak, yakınlaşmak, sevilmek, desteklenmek çok doğal bir ihtiyaçtır.
Eğer bu ihtiyaçlar tehdit altına girerse yalnız kalma tehlikesi sende kaygıya neden olur.
Belki de ilişkilerinde daha çok kendin olarak sevilmek, kabul edilmek istiyorsun ama bunu yapmak için sınır koyarsan beklenti içine girersen ilişkilerinde sorun çıkacağını, duygusal kopmaların yaşanacağını, sevilmeyeceğini, dışlanacağını, terk edileceğini düşünüyorsun.
Eğer bu kaygıyı görmezden gelir, gerekenleri yapmazsan o zaman bu durum kaygı bozukluğuna, anksiyete bozukluğuna dönüşebilir.
Panik bozukluk, OKB, yaygın anksiyete bozukluğu, kaybetme korkusu gibi sorunlarda bilinç dışı düzeyde yalnız kalma korkularını da görebiliyoruz.
Bu tür sorunları yaşayan danışanlarımın birçoğu ilk seansta direkt olarak aslında ben yalnız kalmaktan korkuyorum diye kendini anlatmıyorlar.
Genelde kaygı bozukluğu üzerinden yakınarak sıkıntılarını dile getiriyorlar.
Ama analiz edip derinleştikçe bu tür bir tehdit algıları olduğunu fark ederlerse asıl korkularını dile getirmeye başlıyorlar.
O yüzden yalnız kalma tehlikesi, ön planda dikkatini verdiğin bir psikolojik tehdit olmayabilir.
Yalnız kalma tehlikesi ilişki sorunlarıyla doğrudan bağlantılı olduğu için karşılaşılabilecek dinamikler hakkında söylenebilecek çok şey var. Birkaç örnek vereyim.
Var olan kişilerle, ailen, eşin, partnerin, arkadaşların, yakınlarınla olan ilişkilerinde sorunlar varsa ama bu sorunlarla yeterince iyi başa çıkamıyorsan, ilişkiyi daha kaliteli hale getirmede üstüne düşebilecek şeyleri yeterince iyi şekilde yapamıyorsan sıkışmış hissedersin.
Belki kendini ifade etmeye, sınır koymaya ihtiyacın var ama bu konuda zorlanıyorsun.
Belki de gerektiğinde karşı tarafı rahatlatmak, onun kırgınlıklarını tamir etmek yönünde gerekenleri yapmak kolay olmuyor.
Karşı taraf da sorunlu biriyse işler iyice karışır.
O zaman da ilişkide ondan beklentilerin karşılanmaz ve bu bir yoksunluk hissi yaratır.
Bazıları bu yoksunluğu bastırıp görmezden gelir, bazıları da isyan eder.
Her ne yaparsan yap bu sıkışmışlık hali, yalnız kalma tehdidini bilinç dışı düzeyde hissetmeye devam etmene neden olur.
Eğer yeni insanlarla tanışma, yakınlaşma konusunda isteksizliğin, güvensizliğin varsa o zaman kendini yalnızlaştırıp var olan yakınlarına daha çok yapışma eğiliminde olabilirsin.
Bu durum yakınlarını kaybetme korkusu olarak da kendini gösterebilir.
Bu tür yapışma eğilimi olan, sınırların netleşmediği ilişkilerde karşılıklı olarak baskı kurulan, saygı ihtiyacının zedelendiği bir ilişki ortaya çıkabilir.
Bu durumda çıkmaz sokakta gibi hissedersin.
İlişkilerini daha kaliteli yapma konusunda yeterince sorumluluk almıyorsun ama bir şeylerin düzelmesini de istiyorsun.
Karşındakinden bir an önce adım atmasını bekliyorsun ama aynı zaman da onun bu adımları atmada çeşitli nedenlerden dolayı problem yaşadığını da görüyorsun.
Belki de sen yeterince adım attığını, elinden gelenin en iyisini yaptığını, yapılabilecek her şeyi yaptığını düşünüyorsun.
Deneyimlerime göre çoğu zaman insanlar aslında gereken her şeyi düzgün şekilde yapmamış oluyorlar ama diyelim ki sen yaptın.
Bu durumda yakınlık ihtiyaçlarını, bağ kurma ihtiyaçlarını başka kaynaklardan karşılamaya yönelmen gerekir.
Burada sadakatsizlikten bahsetmiyorum.
Sağlıklı şekilde paralel kaynaklar yaratmak ya da yakın ilişkinde ilişkiyi sonlandırıp yeni bir kaynağa yönelmen gerekiyor belki de.
İşte tüm bunlar üzerinde kafa yormak, bir şeyler yapmak çok bunaltıcı ve yorucu gelirse bastırmaya çalışıp daha çok kaygılarına odaklanırsan sıkıntıların kaygı bozukluğuna dönüşebilir.
Üstüne üstlük kaygı bozukluğu ile hareket ettiğinde yani “hasta olduğunda” bazı yakınların sana daha çok yakınlık gösteriyorsa, sana daha anlayışlı davranıyor, daha az sorun çıkarıyor, sana daha az sorumluluk yüklüyorsa senin bu “hastalığının iyileşmesi” yalnız kalma tehdidini gündeme getirebilir.
O yüzden de kaygı bozukluğu etiketine yapışmak daha kolay bir yol olabilir.
Sağlıklı yollarla karşılayamadığın ihtiyaçlarını “hastalıklı” yollarla da olsa karşılıyorsan sonuçta anlık da olsa yakınlık ihtiyaçlarının belki de karşılandığını görüyorsun.
Bu sana tam yetmese de yalnız kalma tehdidiyle yüzleşmekten iyi gelebilir.
Tabi bu söylediklerim bilinç dışı düzeyde oluyor.
İnsanlar bilerek böyle davranıyor demiyorum ama eğer bilerek davranıyor, manipülasyon olarak kullanıyorlarsa da bu durum başka yolları bilmediklerini ya da bu yolların cazip gelmediğini gösterir.
Yalnız kalma tehditiyle bağlantılı daha birçok örnek sayabilirim.
Burada anlattıklarımı sadece birkaç örnek durum olarak düşünebilirsin.
Senin kendi durumunu kendi içinde değerlendirmen gerekir.
Eğer kaygı sorunlarında ilişkilerde kurduğun bağlar etkiliyor gibi hissediyorsan, az önce anlattıklarımda bazı benzerlikler buluyorsan yalnız kalma tehdidini bilinç dışı düzeyde hissediyor olabilirsin.
Bu durumda tehdit algısı, kaygı sorunlarının temelini oluşturabilir.
Diğer 3 psikolojik tehditi yani güçsüz kalmak, zarar görmek ve mutsuz olmayı ayrı yazılarda işledim.
Çoğu zaman bu tehdit türleri birbiriyle de ilişki içinde oluyor.
Eğer yalnız kalma tehditi kaygılara neden oluyorsa bu durumda yapman gereken şey, yaptığın analize göre olacaktır.
İlişkilerdeki sorunlarını çözümlemen ve gerekenleri yapman gerekiyor.
Bunu yaptıkça yakınlık, bağ kurma ihtiyaçlarını karşılamaya başlayacağın için yalnız kalmakla ilgili bir tehdit algın ve dolayısıyla da bununla bağlantılı bir kaygı bozukluğu sorunun olmayacaktır.
İlişkilerle ilgili diğer yazılarımı da okumanı kesinlikle öneririm.
Bu yazıda anlattıklarımı daha derinlemesine işlediğim ve çözüm önerileri sunduğum için faydalı olabilir.
Bunun yanında Kendinin Terapisti Ol Kitabımı edinmediysen edinmeni öneririm.
Kitapta öğreneceğin 4 basamaklı kendine yardım sistemi tüm bu anlattıklarımı hayatına aktarabilmeni kolaylaştırabilir.
Aşağıdaki linkten kitapla ilgili bilgi sayfasına ulaşabilirsin.
http://kendininterapistiol.com
Kendine iyi bak. Gerçekle yüzleştiğinde gerekenleri yapman, yapamayacaklarını da kabullenmen daha kolay olacaktır.
Uzm. Psk. Cem Gümüş